Hanife Hüseyin: Aynı topraklar üzerinde özgürce yaşayacağız
09:01
Gulan Botan/JINHA
DÊRİK - Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi değerlendiren Hanife Hüseyin, "Demokratik Federal Sistem bir coğrafyada yaşayan tüm halkların farklılıklarına rağmen kendilerini dilleriyle, kültürleriyle, inanışlarıyla varlıklarını özgür bir biçimde devam ettirmeleridir. Farklı halkların birlikte eşit haklara sahip olarak yaşaması ve üstünde yaşanılan toprakların bölünmemesidir. Aynı toprağın üstünde toplumsal sözleşmeyle ortak kararlara gidecekler, kendi varlıklarını özgür bir şekilde temsil edecekler ve kendilerini yönetecekler" dedi.
Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Kurucu Meclis Üyesi ve Toplumsal Sözleşme Komite Sözcüsü Hanife Hüseyin ile 'Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi'nin tüm detaylarını konuştuk. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Hanife, önemli açıklamalarda bulundu.
*Geçtiğimiz aylarda Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistem ilanına gittiniz. Bu sistemle neyi hedefliyorsunuz?
*Biz 16-17 Mart tarihleri arasında Rimêlan'da federal sistemi, kurucu meclis üyeleriyle ilan ettik. 31 kişiden oluşan meclis komiteler şeklinde kendini örgütledi ve toplumsal sözleşme komitesi olarak 11 kişi görevlendirildik. Toplumsal sözleşmeden önce, 'neden demokratik federasyona gittik neden böyle bir ihtiyaç duyduk' sorularını öncelikle cevaplamak gerekiyor. Şimdiye kadar federal sistemler kuruldu ama demokratik federal sistem kurulmadı. Demokratik federal sistem, merkezi olmayan halkların birliğini esas alan bir sistemdir. Tekelci sistemler tek merkezden hiyerarşik olarak, tek merkezden çıkan kararla örgütlenen yönetim biçimi oluyor ve yaşamın tümü ekonomik, siyasi, kültürel, askeri, eğitsel alanların hepsi merkezden yönetiliyor. Ulus devlet sistemi olarak devleti esas alan benmerkezci devlet şeklidir. Ulus devlet zihniyetinin merkezinde dincilik vardır, cinsiyetçilik öndedir yine bilimcilik, ırkçılık önde olduğu için toplum kendini bu sistemde ifade edemiyor ve göremiyor. Üsten yönetim biçimidir, parlamento sistemleri olanlar da temsili demokrasi biçimde yürütülüyor.
'Ekonomi esasta toplumun ve kadının işidir'
Ortadoğu'da yaşanan sistem krizi tüm dünyada yaşanıyor. Toplumun her kesimi kendini burada bulamıyor bu devlet merkezli yönetimde toplum kendisini bulamıyor. Toplumsal sorunlar daha çok kanun ve hukuk ile hal edilmeye çalışılıyor ki bu da ulus devlet sisteminin dar çözümsüzlüğü oluyor. Toplumsal sorunlar bu yönetim biçimlerinden kaynaklı çözümlenmek yerine gittikçe kördüğüm halini almıştır. Ekonomi tek elde toplanıyor tekelcilik var, oysa ekonomi esasta toplumun toplum ve kadının işidir. Bu nedenlerden dolayı toplumsal sorunlar çoğalmış ve toplum kendini ifade edemez duruma getirilmiştir. Toplum tartışamıyor, görüşünü dile getiremiyor en önemlisi de kendi hakkında karar veremiyor. Bizim kurduğumuz demokratik federalizm sistemi bunlara alternatif bir sistem biçimidir. Ulus devlet ve merkezi yönetim biçimlerinin zihniyetine alternatiftir. Suriye 6 yıldır ki bir sistem krizi yaşıyor, burada yaşanan sistemsel kriz tüm dünyanın şu anda yaşadığı sistem krizidir. Ulus devlet sistemi miadını doldurdu ama statükocu bir biçimde kendinde ısrar ederek kapitalist modernite biçiminde kendini örgütleyerek varlığını güçlendirmek ve devam ettirmek istiyor. Liberal ekonomi biçiminde de kendini örgütleyip varlığını devam ettirmek istiyor. Bunun için de Büyük Ortadoğu Projesi vardır, bu da kendi çıkarları doğrultusunda bölgeyi kendine göre ekonomik ve siyasi anlamda dizayn etme projeleridir.
'Halklar toplumsal sözleşmeyle ortak kararlara gidecekler'
Bizim kurduğumuz sistem iskelet olarak federal sistemdir ama demokratik federal sistemdir. Bizim örgütlenme biçimimiz temellerini demokratik ulusa dayandırıyor. Demokratik ulusun düşüncesini, ruhunu, felsefesini esas alıyor. Demokratik federal sistem bir coğrafyada yaşayan farklı halkların oradaki tüm inanış farklılıklarına rağmen kendilerini dilleriyle, kültürleriyle, inanışlarıyla varlıklarını özgür bir biçimde devam ettirmeleridir. Sistem olarak diğer bir farklı noktası ise toprakları bölmeden halkların demokratik bir biçimde birlikte aynı toprağın üstünde eşit bir şekilde yaşamalarını sağlamasıdır. Aynı toprağın üstünde yaşayan halklar bir toplumsal sözleşmeyle ortak kararlara gidecekler, kendi varlıklarını özgür bir şekilde temsil ederek yönetecekler. Tartışmalarda ele aldığımız ve yoğunca da üzerinde durduğumuz diğer bir konu ise hazırlanacak olan anayasa taslağıdır. Bu anayasada bölgelerin birbirleriyle ve komşu devletlerle ilişkilerinin hukukunu halkların istem ve iradelerini esas alarak yeni anayasanın hazırlanmasıdır. Demokratik bir şekilde duruma göre yeni bir anayasa hazırlanacak. Rojava'da yaşayan herhangi bir halk böyle yaşamak istiyorum diyecek ve benim merkezi sistemle de ilişki hukukum şöyle olacak diyecek ve halkın kendisi kendi hukukunu belirleyecek. Demokrasiyi ilgilendiren diğer bir konu ise direk demokrasi konusudur. Aşağıdan yukarıya doğru kendini örgütler, halk komün ve meclislerini, sistemini esas alır. Siyasi akademilerini örgütler, kooperatiflere dayalı bir ekonomi geliştirir. Komünal ekonomiye ulaştırarak yaşamın her alanında halka söz hakkı verir.
*Rojava farklı inanç ve halkları içinde barındıran bir konuma sahip. DAİŞ çeteleri din adı altında halkları katlediyor, bazı ülkelerde şeriat yasaları var ve bazı ülkelerde de örneğin Türkiye gibi din siyasete alet ediliyor. Demokratik Federal Sistem'de farklı inanç ve halklara yaklaşım ne şekilde olacak?
Demokratik Konfederalizmin farkını ortaya koyan diğer bir konu ise dine yaklaşımıdır. Devletler genelde ya dini esas almışlardır ki Suudi ve İran devletleri buna bir örnektir şeriat gibi dini esas alarak örgütlendirilmektedir. Bazı Avrupa devletleri ise din ve siyasetin birbirinden ayrıştırılarak laiklik biçiminde örgütlendiriliyor buna da demokrasi diyorlar. Biz ne dini esas alıyoruz ne de din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak sistemimizi kuruyoruz, biz bütün dinlerin eşit bir şekilde birlikte yaşamasının sistemini geliştiriyoruz. Bu sistemle halklar din ve etnik farklılıklarını koruyarak, inkar ve soykırıma gitmeye gerek duymadan eşit yaşama varlığını sürdürmektir. Bu gün Ortadoğu savaşlarının büyük bir kısmı din adı altında yapılıyor ve halkların kültürleri, inanışları yok ediliyor. DAİŞ bu gün kendi dışındaki tüm dinleri ve inanışları inkar ediyor ve yok sayıyor. Biz buna karşı diyoruz ki bütün dinler birbirlerini tanısınlar, sevsinler, birbirini kucaklasınlar ve var olan dinlere, inançlara saygı duyarak birlikte yaşasınlar. Ayrıca toplumların yararına iyi olan yanların bütün toplumla paylaşılarak geliştirilmesi önemli oluyor. Toplumu öz ahlakına, vicdanına, kültürüne kavuşturan yanlar öne çıkarılabilir. Din ve inanışların demokratik yanlarını öne çıkarmak gerekiyor. Böyle yapılmalı ki din faşizmi adı altında toplumlar ve inanışlar yok edilmesin.
*Yeni sistemin oluşmasına dönük çalışmalar şu an hangi düzeyde devam ediyor?
Komitemizde farklı bölgenin çeşitli etnik temsilcileri yer almakta. Bunlar Kürtler, Araplar, Ermeniler, Asur-Süryaniler ile Türkmenler. Yaklaşık bir aydır bölgede bulunan tüm bileşenlerle kurum, siyasi parti, Kürt aşiretleri, Arap ve Kürt aydınlar, kadın-gençlik kurumları ve örgütleri yine Kürt yazarları ve Arap yazarlar birliği ile çeşitli görüşmelerde bulunduk. Toplumsal Sözleşme hakkında bazı güçler görüş ve önerilerini sözlü olarak belirttiler. Demokratik Aşûri Partisi, Suriye Kürt Sol Demokratik Birliği, Demokratik Toplum Hareketi, Desteya Niştimani Arabi gibi birçok kurum ve kuruluş bize görüşlerini yazılı olarak ilettiler. Aldığımız tüm bu görüşleri gerçekleştirdiğimiz toplantıda değerlendirdik. Yaptığımız görüşmelerin geneli olumlu geçti. Aldığımız tepkiler genel olarak olumluydu. Her şeyden önce böylesi bir projeyi kabul ettiklerini dile getirdiler. Kaygı ve önerilerini de paylaştılar. Bu önerilerin de bize büyük katkı sunacağını düşünüyoruz.
'Görüş ve öneriler komitemiz açısından büyük bir yararı olacaktır'
Görüşmelerde; 'toplumsal sözleşme nedir, ne kadar demokratik olacak, ne kadar insanı kapsayacak, bölgelerin nüfus oranına göre nasıl bölüşülecek, azınlıkta olan halklara pozitif ayrımcılık nasıl olacak, cins kotası nasıl belirlenecek, yine federal bölgelerin Suriye devlet merkezi ile nasıl bir ilişkide olacak' üzerine tartışmalar yürütüldü. Ülke güvenliği ve ekonomiye ilişkin görüşler de dile getirildi. Özellikle Xabur'a bağlı köylerde yaşayan Aşuri halkı gibi bazı bileşenler kendilerini özerk bir şekilde yönetmek için görüş beyan ettiler. Yine Kuzey Suriye bölgesinin nereye kadar dayandırıldığı, coğrafi olarak ele alınıp alınmadığını, Rakka'nın geleceğinin nasıl olacağı, Dere Zor gibi yerlerin demokratik federasyon bölgeleri olarak görülüp görülmeyeceği ve bu gibi yerlerin kurtarılması konusunda görüş ve öneriler vardı. Genel olarak bu tür konular hakkında birçok görüş ve öneri geliştirildi. Öyle inanıyoruz ki bu öneri ve görüşlerin komitemiz açısından büyük bir yararı olacaktır.
*Kadınlar öncülüğünde geliştirilen Rojava devrimi tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Rojava'da kadınlar bir yandan çetelere karşı tarihi bir direniş sergilerken, bir yandan da yaşamın her alanında yer alarak, Rojava'yı kadın bakış açısıyla yeniden inşa ediyor. Oluşturacak federal sistemde kadınlar nasıl bir konuma sahip olacak?
Biz yaşam ilkesi olarak demokrasinin yolu kadının özgürlüğünden geçer diyoruz. Özgürlük ve eşitlik demokrasinin asıl ilkeleridir. Eğer bir toplumda, coğrafyada özgürlük, eşitlik yoksa dinler arasında, cinsler arasında, halklar arasında özgürlük ve eşitlik çok renklilik yoksa orada demokrasi yaşam bulamaz. Demokrasi özgürlük ve eşitlik ilkeleri üzerinden kendini örgütler. Kadınlar ancak demokratik bir sistemde varlıklarını görürler ve kendilerini ifade ederler. Ataerkil zihniyetiyle örgütlenen sistem biçimlerinde kadının varlığı inkar edilmiştir, en demokratik sistem bile kadını bir obje olarak ele almış ve kadını kendi çıkarı için kullanmıştır. Eşitlik adı altında kadının özgünlüğü kadınlığı reddedilmiş yok sayılmıştır. Ama Demokratik Federal Sistemde eşbaşkanlık sistemi vardır. Eşbaşkanlık sistemi hangi ilkelere dayanır, kadının yaşamın her alanında yer almasına ve iradeli oluşuna. Yani kadın ekonomide, siyasette, kültürde, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, yönetimde, savunmada… Yaşamın her alanında kadın ve kadının iradesinin olmasına dayanır. Bizim sistemimizde yüzde 40 cins kotası bu nedenle biraz gereksiz oluyor, çünkü sistemimiz eşit katılım ve temsiliyete dayanıyor. Bizim meclisimizin onayından geçen belgede bunlar yer alıyor. Demokratik Federal sistemde kadın her kurum ve kuruluşta eşit bir şekilde yerini alıyor ve iradesini temsil ediyor. Bunun yanında kadınlar kendi özgün sistemlerini de kurabilirler. Demokratik Federal sistem içinde yer alıp özgün kadın sistemi de yanında örgütleyebilirler. Bizim hazırladığımız sistem modelinde kadına bu haklar verilmiştir kendi özgün örgütlenme sistemini geliştirebilir. Kadın Demokratik Federal Sistemde özgünden genele gidiyor. Yani kimse bir kadını kadın çalışmaları yapsın diye görevlendirmiyor, kadınların kendileri zaten görevlidir ve bu sistemin öncülüğünü yapıyorlar, aynı zamanda özgünden genele bir gidiş vardır. Bu şekilde Demokratik Federal Sistemde kadın yerini alır.
'Kazanımlarımızı tüm toplumlardaki kadınlarla paylaşmak istiyoruz'
Kürt halkı yıllardır yürüttüğü mücadele ile hem politik olarak hem de çalışmaların örgütlülüğü açısından da belli bir düzeye geldi. Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarını bütün toplumlardaki kadınlarla paylaşmak istiyoruz. 'Kongra Star' adı altında bir sistem geliştirildi. Fakat bölgede yaşayan Ermeni, Türkmen, Arap, Asuri, Süryani gibi diğer halklarda geleneksel kültürün önemli bir mirası, altyapısı var. Bu toplumlarda kadının rol sahibi olmadığını, bastırıldığını gözlemliyoruz. Biz Kürt kadınları olarak kendimizi bu kadınların bu durumlarını değiştirmek için sorumlu görüyor bu toplumlardaki kadınlara öncülük yapmak istiyoruz. Onların gelişimine, bilinçlendirilmesine, iradelerinin güçlendirilmesine katkıda bulunmak, kendi haklarına sahip çıkmalarını sağlamak için üstümüze düşeni yapmak istiyoruz.
'Kadın ve gençliğin katılımı ile sistem daha da güçlenecek'
Kadınlar federal sisteme dahil edilmesi bakımından diğer toplumlardaki kadınların önünde kimi engeller var. Katılan bileşenlere delege seçimlerinde kadın kotasına dikkat etmeleri için çağrıda bulunduk. Arap bileşenleri bunun zorlayıcı olabileceğini, aşiret olgusuna dayandığı için aşiret reislerinin veya aydınlarının birinci derecede katılım sağlaması gerektiğini belirttiler. Bunun zorlayıcı olmasına rağmen yine de bu konuda hazırlık yapacaklarını söylediler. Adeta sanki 'kadın bir halkın temsiliyetini yapamaz' zihniyeti hakim. Örneğin bir halkın gençleri veya kadınların delege olarak temsil edilmesi sanki o halktan kimse katılmamış gibi algılanıyor. Kadın ve gençliği kendi iradesi olarak göremiyor. Böyle bir zihniyet var. Bu bir mücadele konusudur. Yine gençliğin nicelik anlamda katılımı da olumluydu. Zaten yüzde 10 gençlik kotasını şart olarak öne sürdük. Fakat katılım oranı tabi ki bunu geçebilir çünkü gençlerin katılımı önemli ve ayrıca toplumsal sözleşme komitemizin bir üyesi de genç bir arkadaş. Şüphesiz kadın ve gençliğin katılımı ile sistem daha da güçlenecektir ve daha da gelişecektir.
*Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Son olarak sistemin oluşumuna dönük çalışmalarımız devam ediyor. Biz daha başlangıç aşamasındayız ve birçok şeyi henüz yeni tartışıyoruz. Bu tartışmalar neticesinde açığa çıkan sonuçları da şüphesiz kamuoyuyla paylaşacağız.
(mg)