Plaza de Mayo'dan Galatasaray'a uzanan 'adalet' mücadelesi

09:02

JINHA

İSTANBUL - Dünyanın farklı yerlerinden kayıp yakınlarının bir araya gelmesi ile ilan edilen Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası yaklaşırken, kaybedilen evlatlarını arayan annelerin kıtaları aşan mücadelesi devam ediyor.

Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası 1996 yılından bu yana her yıl 17-31 Mayıs tarihlerinde Kayıplar Haftası etkinlikleri düzenleniyor. Avrupa, Ortadoğu, Latin Amerika başta olmak üzere pek çok yerde kıtaları aşarak, kayıp yakınlarının acılarının birleştiği bu haftanın tarihsel süreci bizi Türkiye'de gözaltında kayıpların simgesi haline gelmiş Hasan Ocak'a ve Arjintin'e götürüyor.

'Asla unutmamak adına'

Cumartesi Anneleri ilk kez beyaz tülbentleri ile 27 Mayıs 1995'de İstanbul'da Galatasaray Meydanı'nda oturmaya başladıklarında, aynı mücadele aynı beyaz tülbent ile 18 yıl önce Arjantin'de sürdürülmeye başlanmıştı aslında. General Videla ve ekibi tarafından evlatları gözaltına kaybedilen 14 kadın, her Perşembe günü ilki 30 Nisan 1977'de olmak üzere Plaza de Mayo Meydanı'nda 'adalet arayışı' için oturma eylemi başlatır. Plaza de Mayo Anneleri ismini alan bu kadınların 30 yıl süren eylemleri tüm dünyanın gözü önünde büyür ve beyaz tülbentli kadınların ilk mevziisi faşist cuntanın tüm baskı politikalarına rağmen kazanılır. Öyle ki 14 kadın ile başlayan mücadele yılsonuna gelindiğinde 300 kişiyi bulur. "Asla unutmamak, asla bağışlamamak" için eylemlerini ve direnişlerini sürdüren Plaza de Mayo Anneleri, ülkedeki faşist cuntanın son bulması için toplumsal dinamiklerin fitilini de ateşler aynı zamanda.

'Meydanlar, anneler, tülbentler'

Plaza de Mayo Anneleri dünyanın bir ucunda eylemdeyken, faşist rejim başka bir ülkede, başka bir isimde, devrimcileri kaybetmeye devam eder. Türkiye'de gözaltında kayıpların simgesi olan Hasan Ocak'ta bunlardan biridir. Hasan kaybedildiğinde, Ocak ailesi bir basın toplantısı düzenler. Baba Ocak'ın "Oğlumun düğününe hoş geldiniz" dediği açıklama, ardından her Cumartesi yapılacak olan sessiz oturma eylemlerine dönüşür ve Galatasaray Meydanı ilk kez 27 Mayıs 1995 tarihinde olmakla beraber beyaz tülbentli annelerin direnişine tanıklık eder. Meydanların da, annelerin de, beyaz tülbentlerin de tanıklıkları birdir artık.

Mücadele birleşiyor…

Hasan Ocak için yürütülen kampanya sonucunda, Hasan'ın işkence tezgâhlarından Kimsesizler Mezarlığı'na uzanan akıbeti bir nebze de olsun açığa kavuşur. Her Cumartesi günü 'en azından çocuğumun kemiklerini verin' diyen annelerin mücadelesi ise 1996 yılında Plaza de Mayo ve diğer ülkelerden kayıp yakınlarının mücadelesi ile birleşir. Gözaltında kaybetmelerin asit kuyularına evrildiği Kürdistan coğrafyasında ise Barış Anneleri başka ailelerin canı yanmasın diyerek çıktıkları yolda kaybetmelere karşı 'barış' demeyi sürdürür. 17-19 Mayıs 1996 tarihleri arasında Gözaltında Kayıplar Kurultayı acıları ve direnişleri ortak olan bu aileleri bir araya getirir.

Mücadele evrenselleşiyor…

Bu kurultayda birleşik mücadelenin sürekliliğini sağlamak amacıyla Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite'nin (ICAD) kurulmasına karar verilir ve Hasan Ocak'ın işkence edilerek öldürülmüş bedeninin bulunduğu tarih olan 17 Mayıs tarihinden hareketle, 17-31 Mayıs tarihlerini "Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası" ilan edilir.

Sonraki yıllarda; 1997'de Kolombiya-Bogota, 1999'da Filipinler-Manila, 2002'de Almanya-Nürnberg, 2006'da Diyarbakır ve 2010'da İngiltere-Londra'da gözaltında kayıplara karşı uluslararası kurultaylar düzenlenerek mücadelenin evrenselliği kalıcı hale getirilir.

'Kaybedenlerin kaybedecekleri gün'

Mücadelenin evrenselliği ve annelerin farklı farklı meydanlardan yükselen çığlığı 2007 yılında Birleşmiş Milletlerini, zorla kaybedilmeleri yasaklayan, bu suçu işleyenlerin cezalandırılması ve ailelerinin kaybedilenlerle ilgili bilgi edinme haklarını içeren Uluslararası Kayıplar Sözleşmesi'ni imzaya açmaya zorlar. Türkiye haricinde 90'dan fazla ülke bu sözleşmeyi imzalar.

Arjantin, Türkiye, Belucistan, Kürdistan, Irak, Sri Lanka, Kolombiya, Suriye ve daha pek çok ülkede yakınlarının akıbetini asit kuyularında, okyanusların dibinde, Kimsesizler Mezarlığında arayan aileler, "Kaybedenlerin kaybedecekleri günü" beklemeye ve alanları zapt etmeye devam ediyorlar.

(ck/mg)