İbrahim Kaypakkaya'nın kardeşi: Yaşasaydı Kürdistan'da mücadele ederdi
09:34
Duygu Erol/JINHA
ANKARA - Diyarbakır zindanında işkence sonucu katledilen Türkiye devrim mücadelesinin sembol isimlerinden olan “sır vermeden ser veren” İbrahim'i ablasından dinliyoruz. TKP/ML Lideri İbrahim Kaypakkaya’nın ablası Feride Ayata Kaypakkaya, kardeşini en son Ankara’da küçük gecekondu evlerinde ailecek çektikleri halaydan sonra bir daha görmediğini, ancak halayla sanki vur emri ona verilmemişcesine evin o hüzünlü havasını dağıttığını söylüyor.
Türkiye devrim mücadelesinin öncü isimlerinden Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) Lideri İbrahim Kaypakkaya'nın, 18 Mayıs 1973 tarihinde Diyarbakır zindanlarında işkence edilerek katledilmesinin üzerinden 44 yıl geçti. İbrahim’in sisteme ilk eleştirisinin köyün hayvanlarını güden Hasan’ın ötekileştirirken annesine karşı çıkarak, “Hem Hasan kirliyse bu bütün köyün ayıbı. Mücadele içinde olan insanın eli öpülür. Emekçi insanların eli öpülür. Ben onlara saygı duyuyorum” sözleri ile başladığını anlatan çocukluk arkadaşı ve kardeşi Feride Ayata Kaypakkaya, İbrahim’i ve bugün Kürdistan’da onun hayalini kurduğu özgürlük mücadelesi veren Kürt halkını anlatıyor. Feride, İbrahim’in son nefesinde bile ailesine yazdığı mektupta inancını kaybetmediğini belirterek, şöyle aktarıyor: “Gider gider nice koç yiğitler gider. Devrim için ölenler daima olur. Babacım üzülme. Gider gider nice koç yiğitler gider. İçinde seninde bir oğlun varsa çok değil. Kardeşlerimi hepinizi sevgiyle öpüyorum, hepinizi seviyorum.”
İbrahim’in ilk isyanı: Buzağcı Hasan
Feride, İbrahim’in sisteme ilk eleştirisinin köyün hayvanlarını güden Hasan’ın ötekileştirirken annesine karşı çıkarak başladığını şöyle anlatıyor: “Bizim köyde köyün sığırını güden Buzağcı Hasan vardı, onu gördüğü zaman hemen yanına gider elini öperdi. Köydekiler hemen eleştirilerdi. ‘ Hasan’ın üstü başı kir içinde. Her yerde tarlada falan yatıyor. Elleri kaplumbağa ayaklarına benziyor. O kirli elleri sen nasıl öpüyorsun’ derlerdi. Abim derdi ki, ‘O insanın elleri emekçi elleri. Öpülecekse onun elleri öpülür. Hem Hasan kirliyse bu bütün köyün ayıbı. Mücadele içinde olan insanın eli öpülür. Emekçi insanların eli öpülür. Ben onlara saygı duyuyorum.! Hasan’ı gördüğünde hemen koşar sarılırdı. Hasan abime hemen yemek yapardı, evine götürürdü. Annem derdi, ‘Yavrum sen nasıl çocuksun ya. Hasan’ın ellerini nasıl öpüyorsun.’ Abim derdi ‘Anne bak eğer onun emeğine karşılık ona sadece karnını doyuracak kadar yemek veriyorsanız, bu sizin ayıbınız. Bütün köyün ayıbı. Hasan bütün köyün hayvanını güdüyor. Ama siz ona sadece karnını doyuracak kadar yemek veriyorsunuz. Siz ona daha fazla verseydiniz daha güzel yaşardı oda.’”
‘Kürt Meselesi ve Kemalizme getirdiği eleştiriler yüzünden tartaklanıyor’
Feride, İbrahim’in ilk tepkileri okulda bir öğretmeninin yazı yazmasını istemesi üzerine “ Sevmiyorum Yeşili” adlı bir yazı yazması üzerine çektiğini belirterek ders notlarının çok yüksek olması nedeniyle İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na aday gösterildikten sonra sınavı kazanıp oraya geçtiğini ve orada mücadeleye fiili olarak başladığını belirtti. Mao Zedung, Lenin ve dünyada gerçekleşen devrimleri okuyup, çözümleyebilen seviyeye gelen İbrahim’in artık kendi ülkesinin siyasi, ekonomik ve sosyal çözümlemesini yapabildiğini ifade eden Feride, "Fikir Kulüpleri Federasyonlarında aktif çalışmaya başlıyor ve ilk olarak Doğu Perinçek’le düşünce olarak ters düşüyor. Milli çizgide daha çok ilerliyor Doğu Perinçek, abim kabul etmiyor bunu. Daha sonra Kürt Meselesi ve Kemalizm’e getirdiği eleştiriler yüzünden çok tepki alıyor İbrahim. Hatta öyle ki tartaklanıyor. Ama o bırakıp gitmeyi ya da ayrışmayı, onlara aynı şekilde şiddetle yaklaşmıyor. Mevcut hükümet, düzen onun düşüncelerini zaten çok tehlikeli bulurken, Türk Solu’ndan bazı gruplarda onun düşüncelerini tehlikeli buluyor” diye konuştu.
'Anıtı başında askerler nöbet tutuyor'
“Onlara göre mevcut düzenin bozulması değil, onun üzerinden değiştirilerek devrime ulaşması söz konusuydu” diyen Feride, abisinin okuldan uzaklaştırmalar sonucu Mehmet Altun ve Adil Adaloğlu ile beraber köye örgütleme çalışmaları için gittiklerinde kendilerine devrimin köyden gerçekleşecek bir örgütlenme ile mümkün olacağından bahsettiğine değindi. “Biz bunları masal gibi dinlerdik. Çünkü biz köyden başka bir dünyanın olduğunu bilmiyorduk. Ama abim bize getirdiği dergileri, kitapları okurdu ve bizde ‘Bu köyün dışında da bir dünya varmış, kahramanlar varmış’ derdik."
İbrahim’in düşüncelerinin sisteme ve sistem dışında düşünmeyenler için tehlike arz ettiğini belirten Feride, bugün bile abisinin anıtı başına gittiklerinde askerlerin nöbet tuttuğunu ve geceleri de aydınlatarak izlediklerini ifade etti. Feride, “ Boş mezarı bekliyorlar. Korkuyorlar abimden, düşüncelerinden. Korkuyorlar abim onu ziyaret etmeye gelenleri örgütleyecek diye” diyerek, devletin 40 yıl önce korkarak işkencede katlettikleri İbrahim’den bugün mezarı başında nöbet tutarak hala korktuklarını belirtti.
‘Asla geri adım atmamı isteme’
İbrahim’in devrimin köyden gerçekleşecek bir örgütlenme ile yapılacağına inandığından mücadelesini de köylerden başlattığına değinen Feride, abisinin Kürecik ve Dersim’in yolunu tuttuğunu belirtti. 1970’de köyden Ankara’ya taşındıklarını ve İbrahim hakkında vur emri ve yakalama kararı çıktığını anlatan Feride, abisini son gördüğü günü şöyle anlatıyor: “Abimin boy boy her yerde resimleri vardı. Vur emri çıkarılmıştı ve başına ödül konulmuştu. Her yerde onu arıyorlardı. İnsanlar hiç kimse bizim yanımıza gelmek istemiyordu, herkes korkuyordu. O zaman bir kardeşim vardı Kenan, zatürre olmuştu. Babam ölümle pençeleşen bir oğluyla sabahlara kadar hastaneleri dolaştı. Soy isimden kaynaklı kimse almak istemedi. Sabaha doğru bir çocuk hastanesine yerleştirdi babam. Ama kaybettik kardeşimi. Babam bir çocuğunu sırtında kaybetti, diğer oğlu da vur emri ile aranıyordu. Bir akşam televizyon izlemek için babam ve annem komşuya gitti. Zaten bizim ev her yerden izleniyordu. Sürekli eve baskınlar oluyordu. Evi dağıtıyorlar, bizleri hırpalıyorlardı. Babamlar gittikten sonra hafiften kapı çalındı. Babamlar gelemezdi evler birbirine uzaktı ve daha yeni gitmişlerdi. Korktum yine geldiler evi dağıtacaklar, bizleri hırpalayacaklar. Kapıya gittim, karanlıkta bir el ağzımı tuttu ve içeri girdi, kapıyı kapattı. Çok korktum, bana sarılıp öpmeye başladı. İbrahim gelmişti. Tabii çok zayıflamış, yüzü çökmüştü. Birkaç saat sonra babamlar geldi. Babam abime ‘Oğlum gel seni devlete teslim edeyim’ dedi. Abim çok sinirlendi. ‘Beni ya öyle öldürmüşsün ya da devlete teslim etmişsin. Fark etmiyor’ dedi. Babam abime para vermek istedi, gitti cebine baktı parası yoktu, silahı vardı. Tekrar teslim etmeyi teklif etti. İbrahim ‘Al o silahı beni vur ama asla geri adım atmamı isteme’dedi.”
İbrahim'in son halayı
İbrahim’in gitme vaktinin geldiğini söyleyen Feride, “Haydi bir halay çekelim” diyerek herkesi sıraya koyduğunu belirtti. "Ama öyle bir halay ki o kadar içten ki” diyen Feride, küçük gecekondu evlerinde son kez hep beraber kısık söylenen türküler eşliğinde halaylar çektikten sonra İbrahim’in vurulma ihtimaline karşın evden çıkıp gittiğini ve bir daha hiç görmediklerini söyledi.
‘TKP/ML ile beraber omuz omuza Kürdistan'da mücadele ederdi’
“Abim bugün yaşasaydı” diye devam eden Feride, bugün Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesinin 40 yıl önce İbrahim’in savunduğu, arkasından korkmadan ölüme gittiği mücadeleyle ortak olduğunu vurguladı. Bugün İbrahim’in yaşamış olması ihtimalini düşünerek abisinin Kürt halkıyla beraber kurucusu olduğu TKP/ML ile beraber omuz omuza mücadele vereceğinin altını çizen Feride, İbrahim’in son nefesinde bile ailesine yazdığı mektupta inancını kaybetmediğini şu ifadelerle aktarıyor: “Gider gider nice koç yiğitler gider. Devrim için ölenler daima kaolur. Babacım üzülme. Gider gider nice koç yiğitler gider. İçinde seninde bir oğlun varsa çok değil. Kardeşlerimi hepinizi sevgiyle öpüyorum, hepinizi seviyorum.”
'Özyönetim direnişlerinin yanındayız'
Feride, İbrahim’in işkencede katledilmesinden sonra aile olarak yaşadıkları süreci bugün Kürdistan’da öz yönetim ilanları ve yaşadıkları alanları savunmak adına öz savunmada bulundukları için devlet zulmüne, tankına, topuna maruz kalan Kürt halkı ile bağdaştıran Feride, her şeyden önce abi, evlat, kardeş olduğunun unutulduğunu ve cenazesine katıldıkları, mezarı başına gittikleri için aileden kiminin tutuklandığını, kiminin işten çıkarıldığını kiminin ise sürgünlerle yıldırılmaya çalışıldığını belirtti. Bugün Kürdistan’da yaşanan öz yönetim direnişlerinin yanında olduğunu dile getiren Feride, Kürt halkının haklı mücadelesine saygı duyduğunu belirtti.
(sy)