Kadın hukukçulardan 'şeriat raporu'na tepki!
10:11
JINHA
İSTANBUL- TBMM Boşanmaları Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan raporu değerlendiren hukukçular, 'şeriat raporu' olarak tanımlanan raporu şaşırtıcı bulmadıklarını dile getirerek önerilen değişiklikleri eleştirdi.
TBMM Boşanmaları Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan ve adeta kadınların kazanılmış tüm haklarını gasp ederek 'şeriat kanunlarını' ön gören rapora ilişkin tepkiler büyüyor. Kadın ve çocuk haklarının sıfırlandığı, cinsel istismarı 'başarılı evlilik' zeminine oturtarak meşrulaştıran, kadınları şiddete ikna etmeye çalışan, din görevlilerinin ailelere psikolojik danışmanlık hizmeti sunabilmesini ön gören raporu kadın hukukçular değerlendirdi. Kadın hukukçular, iktidarın komisyon raporu aracılığı ile hem uluslararası anlaşmaları deldiğini hem de kadına ve çocuğa yönelik şiddete zemin hazırladığını belirtti.
'Rapor kendi kendiyle çelişiyor'
Raporda yer alan başlıklarda olumlu tek bir cümlenin dahi olmadığını söyleyen Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu İstanbul Sözcüsü Maviş Aydın, raporun kadını aşağılayan bir zihniyetin ürünü olduğunu dile getirdi. Şeriat yöntemlerinin kadınlar için çözüm olarak sunulduğunu belirten Maviş, çocuğa ve kadına yönelik, taciz, tecavüz, istismar olaylarına karşı hadım edilme durumunu sunmanın hukuk devleti içinde kabul edilebilir bir durum olmadığını kaydetti. 'Yeter ki aile korunsun kadın ve çocuğa ne olursa olsun' denilerek kadın ve çocukların aile mahremiyetine kurban edildiğine dikkat çeken Maviş, "Şiddete karşı koruma için delil aranması gibi bir madde var ve aile yapısını kapılı tutmaya çalışıp delil ve belge araması imkânsız. Yani rapor kendi kendiyle çelişiyor. Yapım aşamasında Mor Çatı gibi kurumları dinlemeye layık görmeyen bir rapor hazırlanmış" dedi.
'Örgütlü tepki göstereceğiz'
Raporun aynı zamanda Ensar Vakfı'nda ortaya çıkan cinsel istismarı meşru bir zemine oturtmaya çalıştığını ifade eden Maviş, raporun bu süreçte ortaya çıkmasının tesadüf olmadığını belirtti. Raporda yaşanan suçu devlettin işlediğine değinen Maviş, Türkiye Cumhuriyetinde polis mesleğinin verdiği keyfiyetten kaynaklı kadına şiddet olaylarının arttığını kaydetti. Maviş, "İstismara uğrayan çocuğun istismar eden kişi ile evlenmek zorunda kalması baskı toplumunu teşvik etmek demektir. Tecavüze, tacize rağmen aile kurumu üstün görülüyor" dedi. "Hukukçu olmak dışında kadın kimliğimizle örgütlü tepki göstermemiz lazım" diyen Maviş, aile yapısının mahremiyetini sürekli olumlayan bir yapı ile mücadele etmenin zor olduğunu ancak kadın hukukçular olarak hem toplumsal refleks adına hem de hukuki destek anlamında ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
'Şaşırtıcı bir rapor değil'
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) avukatlarından İpek Bozkurt, "Kadın haklarını korumaya yönelik bir bakış açısı olmayan, kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini sürekli örtbas ederek, kadını sessizleştirmeye çalışan bir iktidarın böyle bir Komisyon kurması bir kere daha gösterdi ki toplumda kadının varlığı, kadının hakkı yerine, ailenin korunması amaçlanıyor" diye konuştu. Komisyonun kurulmasının bir yana, raporu hazırlayan komisyonunun toplantılarındaki hukuksuzlukları, sunum yapan kadın avukatlara yapılan düşmanca muameleyi değerlendiren İpek, muhalefet partilerinin temsilcilerine yöneltilen cinsiyetçi saldırıları aylardır takip etmelerinden kaynaklı hazırlanan raporun içeriğini şaşırtıcı bulmadıklarını ifade etti.
'Şiddetin olduğu ailede mahremiyet yoktur'
Raporun şiddet ile boşanmalar arasında bir ilişki kurmayı reddettiğini ve şiddeti görmezden geldiğini aktaran İpek, "Komisyon da iktidar gibi kadının haklarını destek alarak sürdürmesini engellemek için 'ailenin mahremiyetini' gerekçe göstererek davalarının tamamının gizli yapılması öngörüyor. Kadının şiddet gördüğü bir ailenin mahremiyeti yoktur. O aileye mahremiyet kisvesi altında koruma sağlamak, kadının ezilmesine, daha da şiddet görmesine, boşanmasının engellenmesine meşru zemin hazırlar" şeklinde konuştu.
(ck/be/dk)