Şırnaklı kadınlar direnişin etrafında yaşamı örüyor

10:41

JINHA

ŞIRNEX - Soykırım saldırılarına karşı özyönetim direnişinin sürdüğü Şırnak'ta halk zorla göç ettirilse de kadınlar barınaklarda kurdukları yaşamla "göçertme politikasını" boşa çıkartıyor. Yaşam alanları bombalanan Şırnak'lı kadınlar, topraklarını terk etmemekte ısrarlı. Yeni yaşamı ilmik ilmik ören kadınlar, 'Bombardımanlar ile bizi bitiremeyecekler' diyor.

Soykırım saldırılarına karşı özyönetim direnişinin 66 gündür sürdüğü Şırnak'ta, devlet güçlerinin halkı göç ettirmesini amaçlayan politika kadınlar öncülüğünde boşa çıkartılıyor. Şehir merkezinin neredeyse tümünün zorla boşaltıldığı Şırnak'ta, yaşam alanlarını terk etmeyen halk, "göçertme politikasına" karşı merkeze yakın köy ve beldelere yerleşiyor.

Kadınlar öncülüğünde inadına yeni yaşam

Dağlık olan yüksek tepelere kendi imkanları ile kurdukları derme naylon barınaklarda, yaşamak zorunda kalan Şırnaklılar, son 2 ay içinde 3 göç yaşadı. Her 3 göçte de halkın barınakları bombalanarak, yerle bir edilse de halk kentini ve toprağını terk etmemekte ısrarlı. Şırnaklılar, yüzyıllardan beridir kendi topraklarında yaşam hakkı tanımayan devlete karşı gittiği her yerde yaşamı yeniden inşa ediyor.

Zulme karşı yaşamı ilmik ilmik örüyorlar

Soykırım saldırılarından bu yana göç üzerine göç yaşayan halka öncülük eden Şırnaklı kadınlar, yitirdikleri çocuklarının acılarını bir köşeye bırakarak yeni yaşamı ilmik ilmik örüyor. Devletin soykırım saldırılarına rağmen Şırnaklı kadınlar, bütün bu kirli savaşa karşı "barış" sözcüğünü bir kez bile olsun dillerinden düşürmüyor.

Kadınların tek isteği savaşın durması

Soykırım saldırılarından bu yana 3 kez göçe zorlanan Şırnaklı kadınlar derme ve naylon barınaklarını bu kez Maden Afet Konutlarında bulunan araziye kendi elleriyle kurdu. Kadınların, orada yaşadıkları zorluklar bir yana, birçok ihtiyaçları olsa da tek istekleri savaşın durması ve evlerine geri dönmesi…

'Topraklarımıza bağlı bir halkız'

"Topraklarımıza ve kentimize bağlı bir halkız. Bu uğurda binlerce kızımız ve oğlumuz canını verdi" diyen Şırnaklı kadınlar, topraklarını bırakıp batıya göç etmeyeceklerini belirtiyor.

Elbirliğiyle mücadele

Barınağa yerleşen kadınlar için hayat sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başlıyor. El birliğiyle yakında bulunan dağlara çıkarak ateş yakmak için odun toplayan kadınlar, aynı zamanda Kürdistan'ın doğal ortamda yetişen şifalı otları ve sarma yaprağını da toplamayı ihmal etmiyor.

Bombalanan evlerini uzaktan izliyorlar

Kadınlar, yemekleri birlikte pişiriyor, birlikte yiyor. Ve 10 km uzaklıktaki bombalanan Şırnak'ı büyük bir tedirginlikle izliyor. Bunun üzerinde herkesin sorduğu soru ise, "Ne olacak Şırnak'ta, devlet orada ne yapıyor" oluyor.

'Zulme karşı kadınlar nöbet tuttu'

Fatma Çadır, (47) yasaktan bu yana çadırlara yerleştiklerini giyecek dahi hiçbir şey yanına alamadıklarını ifade ediyor. Devletin Şırnak'ı yakıp, yıktığını söyleyen Fatma, ancak bütün bu yıkıma karşı Şırnak'ı yeniden kadınların inşa edeceğini söylüyor. Devlet zulmünün her zaman kadınları hedef aldığını dile getiren Fatma, özyönetim alanlarına kadınların öncülük ettiğini, zulme karşı nöbet tuttuğunu da sözlerine ekliyor.

'Devlet halka karşı savaş açtı'

"Savaşın bitmesini, gençlerin ölmesini istemiyorum" diyen Fatma, devletin halka karşı savaş başlattığını söylüyor. Çadır, şehirleri sevmedikleri için topraklarını terk etmediklerini de belirtiyor.

'Bombardıman altından yaşıyoruz'

Fatma İstek (40) de, barınacakları bir çadırın bile olmadığını ancak buna rağmen yaşamı sürdürdüklerini ifade ediyor. Sıkıyönetim saldırılarından dolayı yanlarına hiçbir şey alamadığını söyleyen Fatma, bu nedenle çocuklarının giyecek bir elbisesi olmadığı için yıkayamadıklarını dile getiriyor. Savaştan kaynaklı çocukların psikolojisinin bozulduğunu söyleyen İstek, bombardımanların sesi gelmesin diye çocuklarının kulaklarına pamuk tıkadıklarını belirtiyor. Top ve silah seslerinin bir dakika bile susmadığını dile getiren İstek, "Bombardıman altında yaşıyoruz" diyor.

'Kadınlar öz yönetimin direniş simgesi haline geldi'

4 çocuk annesi Sinem Sipki (38) de, "Şehirlerimizi yıkarak göç etmemizi istediler, ancak amacına ulaşamadılar" diyerek, halkı göç ettiren devlete karşı Şırnak'a en yakın yerde barınak kurduklarını söylüyor. "Bir damla kanımız olana kadar kendi topraklarımızı terk etmeyeceğiz" diyen Sinem, özyönetim talebinin öncülüğünü kadınların yaptığını dile getiriyor. Sinem, kadınların öz yönetim alanlarında direnişin simgesi haline geldiğini ifade ederek, bu nedenle devletin en çok da kadınları hedef aldığını vurguluyor.

'Bombardımanlar ile bizi bitiremeyecekler'

Şırnak'tan batıya göç eden ailelere, "Topraklarınıza geri dönün, siz gittiğiniz için şehirler bombalanıyor. İnsanlar katlediliyor" diye seslenen Sinem, "Evlerimizi gözlerimizin önünde bombalıyorlar, sadece izleyebiliyoruz. Ama şunu iyi bilsinler yaşam alanlarımızı bombalayarak bizi bitiremeyecekler" diyor.

'Hiç kimseden bir şey istemiyoruz'

"3 göç yaşadık ama yine de kadınlar olarak yaşamı yeniden inşa ediyoruz" diyen Sinem, ateşin üzerinde sardığı sarmaları göstererek, son olarak şunları söylüyor: "Bu devlet bizim açlıktan öleceğimizi sanıyor. İşte yapraklarımızı bile kendi doğamızda topluyoruz, yapıyoruz ve yiyoruz. Hiç kimseden bir şey istemiyoruz. Kürdistan doğasının zenginlikleri çoktur, Kürtler aç kalmaz, bu devlette Kürtleri açlıkla terbiye edemez."

(ekip/za/dk)