KCK'li kadınlardan çağrı: Tacizcileri topraklarınıza koymayın!

11:42

JINHA

HABER MERKEZİ - Çocuklara yönelik taciz ve tecavüzün en çok soykırımcı sistemin eğitim kurumlarında gerçekleştiğine dikkat çeken KCK yetkilileri Rêvan Kobanê ve Avaşin Efrîn şu çağrıda bulundu: "Halkımız kendi eğitim sistemlerini örgütlemeli, kendi savunmalarını yapmalı, çocuklar üzerindeki istismarları kabul etmemeli, çocuklara tacizde bulunanları topraklarına koymamalı ve koyanları da kabul etmemelidir."

KCK Adalet Divanı Sözcüsü Rêvan Kobanê ve KCK Adalet Divan Üyesi Avaşin Efrin, AKP'nin özel bir uygulama olarak çocukların eğitim adı altına yerleştirildiği AFAD, ENSAR ve diğer kamplarda açığa çıkan taciz ve tecavüz olaylarına ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Çocukların özgür geleceğin ürünü olduğunu belirten Rêvan Kobanê, AKP hükümetinin çocuklar üzerinde yürüttüğü soykırım politikalarının bir halkı yok etme politikası olduğunu, bu politikaların özelikle eğitim adı altında Kürt çocukları üzerinde uygulandığını ve bu politikalar ile yeni neslin kendi tarihinden, kültüründen, dilinden kopartılmak istendiğini ifade etti. Rêvan, "Çocuk eski neslin yeni özgür geleceğidir. Bir toplumun kültürünü devrettiği nesil çocuklardır. Bunu için egemen güçler öncelikle çocuklarımız üzerinde eğitim adı altında çok kirli bir siyaset uyguluyor. Soykırımcı devletlerin çocuklar üzerinde yürüttüğü politika bir halkı yok etme politikasıdır. Çocuklar üzerinde yürütülen bu kirli politika yeni bir şey değil. Özellikle eğitim adı altında çocuklarımızı tarihinden, kültüründen uzaklaştırmak istiyorlar" diye belirtti.

'Çocuklar konusunda toplum duyarlı olmalı'

AKP hükümetinin hangi yol ve yöntemlerle çocuklar üzerinde kimler eliyle nasıl bir siyaset yürüttüğünü anlatan Rêvan sözlerine şöyle devam etti: "Çocuklar üzerinde yapılan kirli oyunlar, taciz ve tecavüzler en çok eğitim adı altında, çocuk okullarında öğretmen eli ile yapılıyor. Tabi toplum Kürt toplumu içerisinde kadın şefkatine verilen güven, çocukları en çok kadınlar sever ve hisseder adı altında yapıyorlar. Kürt anneleri çok temiz bir düşünceye sahiptirler. Kendilerine baktıkları gibi bütün kadınlara bakıyorlar. Oysa AKP hükümeti kadını kendi çıkarına ve kirli politikalarına göre şekillendirmiştir. Bu yüzden annemiz bilim ve eğitim adı altında çocuklarını teslim ettikleri zihniyeti araştırmalıdırlar. Çocuklarımız bizim yarınımızdır. Bunu için başta annelerimiz olmak üzere bütün toplumumuz çocuklar konusunda çok duyarlı olmalıdır."

'Avukatlarımız dosya hazırlayın AİHM'e sunmalıdır'

AKP hükümetinin iktidarı uğruna başta çocuklar olmak üzere bütün toplumu kurban ettiğini ifade eden Rêvan, insan hakları, hukuk ve adalet kurumlarına şu çağrılarda bulundu: "İnsan hakları komiteleri var, insan hakları mahkemeleri var. Hukuk ve adalet kuruluşları çocuk tacizlerine göz yummamalıdırlar. Avukatlarımız bu konuda dosya hazırlayıp AİHM'e sunmalıdırlar. Bu politika sadece bir çocuk iki çocuk üzerinde yürütülen bir politika değil, bu politika çocuklar şahsında bütün Kürt toplumu üzerinde yürütülen bir politikadır. Bu egemen güç kendi iktidarı uğruna çocuklar başta olmak üzere herkesi kurban ediyor. İnsan duygu ve düşüncesinden yoksun olduğu için insanlığı ve insanlığın geleceğini düşünmüyor. Bu gün Kuzey Kürdistan toprakları üzerinde yapılan saldırılar adaletin ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Adaletin olmadığı yerde halkımız adalet beklememelidirler. Türk devletinin çocuklar üzerindeki politikaları teşhir edilmelidir. Erdoğan ve çeteleri çocukların gözü önünde anne ve babalarını katlederek çocukların iradesini kırılıyorlar. Böyle bir sahneyi çocuğun gözü önünde yaparak çocuğun geleceğinde korkmasını istiyor. Örneğin Türk kentlerinde ve okullarında Kürt olan bir çocuk 'ben Kürdüm' demeye, Ermeni olan, Çerkez olan bir çocuk 'ben Çerkezim' demeye korkuyor. Bu nasıl bir ahlak ve vicdandır. Halkımız ve bütün ezilen halklar bunu kabul etmemelidirler."

'Halkımız kendi eğitim sistemini örgütlemeli'

Başta Kürt kadınları olmak üzere kadınlara çağrıda bulunan Rêvan, "Toplumumuz çocuklarının geleceklerini her yönden düşünmelidirler. Çocuklarının geleceklerini hem eğitim hem de ekonomik yönünde düşünmeleri ve bu kirli politikaları kendi eğitimleri ile boşa çıkartmalıdır. Halkımız kendi eğitim sistemlerini örgütlemeli, kendi savunmalarını yapmalıdırlar, çocuklar üzerindeki istismarları kabul etmemeli, çocuklara taciz bulunanları topraklarına koymamalı, koyanları da kabul etmemelidir. Buna göz yumanlar aynı suçun ortaklarıdır. Özellikle anne ve babalar bu konuda çok duyarlı olmalı. Eğer bir köyde devlet gerekeni yapmıyorsa, hukuk gereğini yapmıyorsa, halkımız kendi yaşamsal ihtiyaçlarına göre gereklerini yapmalıdır. Buradan bütün halkımıza sesleniyorum; kendi özyönetim inşası temelinde kurumlarınızı kurun ve çocuklarınızı demokratik ahlaki ve entelektüel bir yaşam eksenine dayalı olan kurumlarda eğitin" şeklinde konuştu.

'Egemenlik kendisini tecavüz kültürüyle sürdürüyor

KCK Divan Üyesi Avaşin Efrîn ise çocukların toplum için önemine dikkat çekerek, iktidarın neden özellikle çocukları hedef haline getirdiğine dair, "Çocuklar ahlaki ve politik toplumun geleceğidir. Tarihin hangi dönemlerinde olursa olsun egemen güçler çocuklar üzerinde kirli bir politika yürüterek topluma yön vermeye çalışır. Eğer bu gerçeği anlamak istiyorsak bu günün Ortadoğu'suna bakmalıyız. Bu gün Ortadoğu'da egemenlik kendisini tecavüz kültürü ile sürdürüyor. Bu gün Ortadoğu'da gerçekleşen çocuk taciz ve tecavüzleri bunu en açık göstergesidir. Eğer Ortadoğu'da DAİŞ savaşı yaşanıyorsa, bu savaş bu iktidarın ürünüdür. DAİŞ kendisini herhangi bir ideoloji temelinde eğiten bir güç değildir. İktidar, küçük yaştaki çocukları kaçırıp İslam adı altında halklarla savaştırıyor. Egemen güçler her şeyi muğlaklaştırarak bu muğlaklığın içerisinde siyaset adı altında kirli bir politikayı özelde çocuklar üzerinden halklara karşı yürütüyor" değerlendirmesinde bulundu.

'Bu korkunç siyasetten bilinçlenerek kurtulabiliriz'

Devletin savaştan kaçıp kamplara sığınan ailelerin çocuklarına dönük geliştirdiği politikalara dikkat çeken Avaşin, "Savaştan canını zor kurtarıp kamplara sığınan insanlara bile devlet 'el uzatıyorum, sahip çıkıyorum' adı altında kirli politikalarına alet edip tecavüz etmekte. Herkes farkına varmalıdır ki AKP ve Almanya arasındaki anlaşma insanlığı ticari bir anlaşma konumuna getirme amacıyla yapılmış bir anlaşmadır. AKP ve Almanya bu anlaşma ile beğendiklerini alıyor. Kendi iktidarında kullanıyor, beğenmediklerini asimile ve tecavüz yolu ile iradesizleştiriyor. Kendi iktidarı temelinde topluma yön veriyor. Bunun için eğer bir devlet kendisini tecavüz kültürüyle günümüze getirebilmişse, ahlaki bir toplum olması da beklenemez. Roma sisteminde de çocukları iradesizleştirmek için tecavüz ediyorlardı. Çocukların şahsında Roma halkının psikolojilerini bozuyorlardı. İnsan psikolojisi çok hassas bir konudur. Çünkü bireyin hem iradesi üzerinde hem de fizik, duygu ve düşüncesi üzerine etki ediyor. Egemen güçler insan psikolojisini bozarak, insanları kendine muhtaç bırakıyor. Bu soykırımcı devletlerin özel olarak yürüttüğü kirli bir politikadır. Bütün Ortadoğu halkları bilmelidir ki bu hükümet halkın kanı üstünde kendini yaşattırıyor. Bu derin ve korkunç siyaseten ancak doğru bir temelde bilinçlenerek kurtulabilinir. Bu da ancak ve ancak Önder Apo'nun fikir ve felsefesi ile sağlanabilir. Bunu sadece PKK militanı olduğumuz için söylemiyoruz. Bunu halkların hizmetinde olduğumuz için söylüyoruz. Eğer bu gün Kuzey Kürdistan'da bu korkunç zihniyete karşı bedenimizi siper ediyorsak, bunu halkların geleceği için yapıyoruz. Bütün halklar bunun farkına varmalıdır" dedi.

'Tüm anneler ayağa kalkmalı'

Var olan sistemin yaşamın her alanında uyguladığı tecavüze dayalı kurulmuş devlet kurumlarının hiçbirinin kullanılmaması gerektiğini belirten Avaşin, Kürt halkının demokratik inşa ile kendi sistemini kurarak özgür bir geleceğin yaratılabileceğini ifade etti. Halkın kendi sistemini kendi köyünde, kendi kasabasında kurması gerektiğini dile getiren Avaşin, "Ahlaki ve politik toplumun oluşumunda annelerimizin üzerine büyük sorumluluk düşüyor. İmkânlar var. Önderlik 'kadın akademilerini kurun, çocuk evlerini kurun' diyordu. Anneler çocuklarını doğru temelde eğitip, kirli politikalardan uzak tutmalıdırlar. Önderlik halkla yaptığı toplantılarda 'sizi bir kuş kadar çocuklarınızı koruyamıyorsunuz bir kuş diğer hayvanlar yavrularını yemesin diye yuvalarını en yüksek yerlere yapıyor' diyordu. Bu söyledikleri sadece Kürt anneleri için değil Türk anneleri içinde geçerlidir. Bütün anneler çocuklarına sahip çıkmalı, çocuklarını bu zihniyete, bu kirli siyasete ve politikaya teslim etmemelidirler. Önderlik annesi ile kavga ederken orada gördüğü tavuk için annesine 'sen beni bu tavuğun yavrularını koruduğu kadar bile kuruyamazsın' diyordu" diye belirtti.

Avaşin konuşmasının devamında son olarak şu ifadelerde bulundu: "Ruhumuz, düşüncemizin özgür olmadığı bir yerde çocuklarımızı nasıl özgür büyütebilirsiniz ki. Biz halk olarak özgür bir düşünceye kavuşmadan, nasıl yaşamamız gerektiğini farkına varmadan bizim çocuklarımız özgürce yaşayamayacaktır. Bizim bunu anlamamız ve kendimizi bu temelde eğitmemiz gerekir. AKP'nin çocuk tacizlerine, kirli politikalarına karşı ancak ve ancak bilinçlenerek boşa çıkartabiliriz."

(mg)