Esma Semsur: Federal sistem kadın eksenli bir sistemdir

09:00

Gulan Gabar/JINHA

BEHDİNAN - Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistem'in kadın eksenli bir sistem olduğunu belirten KJK Yürütme Konsey Üyesi Esma Semsur, "Bu açıdan kadınların sürece daha bilinçli, kararlı ve iddialı katılması stratejik bir konudur. Bütün kadınları, öz örgütlülükleri ve iradeleriyle değişim ve toplumsal inşaya daha güçlü katılmaya çağırıyorum" dedi.

KJK Yürütme Konsey Üyesi Esma Semsur, 'Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi' ajansımıza değerlendirdi. Tarihten günümüze kadar halkların birlikte yaşamı için çok güçlü temellerin atıldığını belirten Esma, bu anlamıyla Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal sisteminin de tarihi bir anlamı olduğunu kaydetti. Esma, "Kuzey-Suriye diye tanımlanan coğrafyanın en önemli özelliklerinden birisi, birçok kültürel-etnik ve inanç topluluklarının bir arada yaşaması, tarihin belli başlı uygarlıklarının kesişme noktası olmasıdır. Akdeniz'e açılan bir alan olarak ticaret-ilim-din-kültür oluşumlarının, etkileşimlerinin ve akışlarının hep çok canlı olduğu bir yerdir. Mitanni, Mısır ve Hitit uygarlıklarının tarihin ilk barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması ile Aryen ve Semitik kültürlerin, tanrıların ve dillerin bir arada barış içerisinde yaşamasının temellerinin atıldığı bir coğrafyadır. Bu nedenle Kürt, Arap, Süryani, Keldani, Asur, Ermeni, Türkmen halkları çok zengin dinsel, kültürel hafızayı oluşturmuşlar. Ulus-devlet yapılanması ile egemenlerin sürekli halklara kültürel soykırım ve sömürge operasyonlarını dayatma ve tekçi politikalarına rağmen, halklarda ortak yaşam yol ve yöntemleri çok daha etkili olmuştur" diye belirtti.

'Federal sistemin tarihsel bir gerçekliği var'

Kuzey Suriye Demokratik Federasyon sisteminin böylesine derin ve tarihsel gerçekliği olduğunu ifade eden Esma sözlerine şöyle devam etti: "Federal sistem halkların binlerce yıllık ortak yaşam deneyimini ve sonuçlarını güncelleştirmektedir. Yabancı ve bölücü, parçalayıcı duran demokratik federal, konfederal çözümler değildir. Esasta günümüzde yaşanan boğazlaşma, kaotik yıkım ve savaş, yaratılan cehalet ve sefalet bu tarihsel gerçeklikle bağdaşmamaktadır. 20. Yüzyılın emperyalist paylaşım savaşının bir ürünü ve adeta daha yoğunlaştırılmış bir devamı olarak çözümsüzlük, her türlü gerici-faşist tekçi ve işbirlikçi egemen ulus-devlet yapıları bu coğrafyaya büyük acılar, felaket ve yıkım getirmiştir. Günümüzde bunun çok daha barbarlaşmış ve yoğunlaşmış haliyle son perdesi adeta yaşanmaktadır. Çözüm adına bu güçlerin geliştirdiği tek bir proje ve adım yoktur."

'Halkların sorunu da bir çözümü de'

"Cenevre'deki görüşmeler hangi tarihsel, toplumsal, kültürel, politik iradeye dayanmaktadır?" diye soruna Esma, "Çözüm adına, uluslararası egemen güçlerin egemenlik paylaşımları olmaktadır. Çözüm üretememesi ve halkların iradesinin tanınmaması bundandır. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Ortadoğu kaosunda halkların demokratik çözümünün yaşamsallaşmasıdır. Demokratik olduğundan bir devlet çözümü değildir kuşkusuz. Devlet bu demokrasiye ne kadar duyarlı, kendisini ne kadar bu çözüme uyarlayabilirse, halkların kendini savunma, yerelden yönetme iradesine saygılı olursa, devletle anayasal bir çözüme o kadar evrilebilecektir. Diyebiliriz ki, Ortadoğu sorunlarının en gerçekçi ve pratikleşme potansiyeli çok yüksek olan bir çözüm modelidir. Şimdiden Cenevre'de değil, fakat bütün Ortadoğu zemininde özellikle Arap halkları içerisinde bu model tartışılmaktadır. Arap parçalanmışlığına karşı da en gerçekçi ve sonuç alıcı bir model olduğu kesindir. Yine Yemen halkı içerisinde bu modelin oldukça tartışıldığını ve benimsendiğini belirtelim. Halkların sorunu ve çözümü aslında birdir" ifadelerinde bulundu.

'Kanton sistemi kendi içinde bir federe gibidir'

Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal sistemin Rojava halkının yaşadığı sorunlara çözüm olabilecek tek sistem olduğunu dile getiren Esma, değerlendirmelerine şöyle devam etti. "Neredeyse 4 yıla varan bir Rojava Demokratik Özerklik deneyimi var. Bir statü olarak uluslararası güçler kabul etmese de, dünya halkları ve insanlık nezdinde kesinlikle meşruiyeti olan bir realitedir. Rojava kanton sistemi her biri kendi içinde bir federe gibidir. Her üç kantonda, merkezileştirmiş bir idari yapıdan ziyade, her kantonun kendi öz yönetimi vardır. Karşılıklı bir bağımlılık ilkesine dayalı özellikle meşru savunma, kısmen diplomasi ve çok sınırlı bir şekilde ekonomik ortaklaşma olsa da, her üç kantonun da birbirinden ayrışan özellikleri, idari yapıları ve uygulama tarzları olduğu görülüyor. İlkesel olarak hepsi de demokratik özerk bir yapıdadır. Farklılıkları, özellikle her birindeki demografya, dil-kültür, dinsel ve etnik yapıdaki zenginlikle alakalıdır. Cizre'deki deneyim başından beri, Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Keldani, Ermeni halklarının, farklı din ve kültürlerin bir arada yaşama konusunda önemli bir model niteliğindedir. Giderek Girê Spî ve Şehba-Mınbıç özerk bölgeleri ile birlikte Kobanê Kantonu özellikle Arap-Kürt halklarının ortak çözümünde önemli bir deneyim kazandığını söyleyebiliriz. Efrîn'de özellikle dinsel anlamda Hıristiyan, Êzidî, Alevi, Şii gibi etnik yapıları Ermeni, Türkmen gibi halkları içerisinde barındırmaktadır. Yine meşru savunma anlamında da giderek bütün bu halkların ortak güç birliği oluşmaktadır. Her geçen gün özellikle yerel savunma güçleri bu güç birliğine katılmaktadır."

'Modelin ruhu baştan beri farklılıklara açıktı'

Başta ağırlıklı olarak bir Kürt halk deneyimi biçiminde ortaya çıksa da, diğer halkların da bu sistem içerisinde yer aldığını söyleyen Esma, bu modelin çekirdek modeli olarak başta Kürt halkının kendi demokratik özerk sistemini inşa edebilme, yürütme sorunları ve çözüm arayışlarının ağır bastığını dile getirdi. "Kürt halkının kendi öz yönetimini oluşturma deneyimi yoktu" diyen Esma, "İçe dönük bir yapılanma süreci başta daha ağır basıyordu. Fakat modelin ruhu başından beri farklılıklara açıktı. İnşa başarı kazandıkça, DAİŞ ile mücadelede sonuç alındıkça, Rojava istikrar ve güvenlikli bir alan olarak kimlik kazandıkça, bütün diğer halklar ve dinsel-kültürel yapılar özellikle savunma ve politika alanlarında, giderek eğitim, ekonomi, sağlık gibi diğer temel yaşam alanlarında da bu modeli benimsemeye başladıkları görüldü. Bu konuda en büyük ilgiyi özellikle Arap halkları ve özelde de kadınlar gösteriyor. Arap kadınlarında çok ciddi bir aydınlanma ve katılım ilgi ve arayışı olduğu söylenebilir" dedi.

'Anayasa çalışmalarına hız verildi'

Arap kadınlarının gelişim ortamını bulduklarında hızla canlı ve özlü bir katılım gösterdiğini belirten Esma, Kongra-Star yapılanmasında da rol ve misyon üstlenme, kendi örgütlenmelerini yaratma çabasında olduklarını ifade etti. Esma, "Hala üzerinde çalışılmaya ihtiyaç duyulan, pratik uygulama yol ve yöntemlerinin daha esnek ve ahlaki, politik niteliğine denk yapılanma sorunları olsa da, önemli bir deneyim açığa çıktı. Mevcut durumda zaten Kuzey Suriye Demokratik Federasyon Kurucu Meclisi çalışmalarına başlanmıştır. Bütün halklarla, kültürel-siyasal yapılarla, kadınlarla bir tartışma süreci içerisindedir. Giderek federal yapının sözleşmesini (anayasasını) oluşturma çalışmasına hız verilmiş. Halkların bu sistemi içselleştirme ve kendi öz örgütlülüğünü kurma, komün-meclis yapılarını ve temsil gücünü oluşturma çalışmalarının giderek hız kazandığı anlaşılmaktadır" şeklinde konuştu.

'Ortak çözümlerin üretilmesi mümkün hale gelecek'

Yansıyanlardan Demokratik Federasyonun çok dilli, çok kültürlü, din-vicdan özgürlüğüne, kadının eşit temsiliyetine dayalı, halkların kendini yerelinde savunma, her yerelin ekonomik özerkliğine dayalı esnek, demokratik özerk yapılardan oluşmuş bir federal yapı olacağını kaydeden Esma, "Merkezi bir idari yapıdan ziyade yerelin öz yönetimini esas alacağı ve özerk bölgelerden oluşacak giderek Federal Meclis bünyesinde temsilini bulacak yapıların esas alınacağı belirtilmekte. Temsiliyet oranı ve biçimini esas olarak, coğrafik, kültürel bütünlüğe dayalı özerk bölgelerin koordinasyonu ve yürütme gücü olarak tanımlamak mümkündür. Her bölge varolan diller idari, eğitsel, kültürel ve yaşamsal alanlarda kendi dillerini kullanacağı tanımlanmış. Bu sistemin devletle ilişkileri de tartışılmaktadır. Her şeyden önce bu model Demokratik Suriye'nin toprak birliğini ve bütünlüğünü sonuna kadar savunmaktadır. Devletle ilişkilerde de kuşkusuz temel ilkeleri vardır. Halkların öz yönetim, savunma, ekonomik özyeterliliği gibi konuları benimsemek durumundadır. Kendisi de bu durumda federal bir yapılanmayı esas aldığı oranda, karşılıklı müzakerelerle ortak çözümlerin üretilmesi mümkün hale gelebilecektir" açıklamalarında bulundu.

'Kadın eksenli bir modeldir'

Kadınların bu sistemde oynayacağı rolü değerlendiren Esma son olarak şu ifadelerde bulundu: "Kurulan sistem kadın eksenli bir modeldir. Kadınlar, hem bu modelin pratik uygulanması ve inşasında ve hem de zihniyetinin yaşatılmasında en büyük dinamik güç durumundadır. Aşırı merkezileşmelerin engellenmesinden, gerici erkek egemenlikli zihniyet ve yapılanmaların önünün alınmasına, sistemin demokratik ruhunun yaşatılması, bütün bu sistemin inşa edilmesinde en aktif ve etkin olan güçtür. Esasta kadın eksenli bir modeldir. Özellikle eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet sistemi ile erkek egemenlikli zihniyeti değişime uğratan ve onu toplumsallaştıran kadınlar olacaktır. Bu açıdan kadınların sürece daha bilinçli, kararlı ve iddialı katılması stratejik bir konudur. Bütün kadınları, öz örgütlülükleri ve iradeleriyle değişim ve toplumsal inşaya daha güçlü katılmaya çağırıyorum."

(mg)