'Toplumun yarısı hakaretten yarısı 'terör'den yargılanıyor'

09:03

JINHA

MERSİN - Tarsus'ta Aziz Güler'in fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşmasının ardından hakkında linç kampanyası başlatılan öğretmen Macide Boymul, toplumun yarısının Cumhurbaşkanına hakaretten diğer yarısının da terör propagandasından yargılandığını ifade ederek, "Bu nereye kadar sürer, cezalandırma süreçleri ne zaman sona erecek, ya da kimlere kadar uzanacak?" diye sordu.

Mersin'in Tarsus ilçesinde Eğitim-Sen yöneticisi öğretmen Macide Boymul, Facebook'ta paylaştığı Aziz Güler fotoğrafı yüzünden yargılanıp ceza aldı. 19 yıllık öğretmen olan Macide için, Kobanê'de DAİŞ çetelerine karşı savaşırken yaşamını yitiren ve cenazesi 59 gün bekletildikten sonra Türkiye'ye alınan Aziz Güler'in 'ölüsünü gömme hakkı'nın elinden alınmasına ilişkin sosyal medyada paylaştığı fotoğrafı nedeniyle hakkında linç kampanyası başlatıldı.

Macide'nin hakkında, 'facebookta fotoğraf paylaşarak terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla dava açıldı. Görülen 3 mahkemenin sonunda 2 yıl 3 ay ceza aldı. Macide, Aziz Güler'in fotoğrafını paylaşmasının nedenini belirterek şunları söyledi: "Aslında mesele sadece Aziz Güler'in fotoğrafını paylaşmak değildi. Linç sürecinde fotoğrafa indirgendi. Birincisi Aziz Güler Suriye'de canavar bir örgüte karşı savaşırken ölmüştü dolayısıyla suç unsuru olacak herhangi bir şey görmedim. İkincisi cenazenin aileye verilmemesi, bir kadın olarak empati kurmama yol açtı; benim çocuğumun cenazesi olsa. Ölüm zaten başlı başına bir travma, bunun ötesinde birde cenazesi verilmiyor. Bir anne olarak onu son kez görmüyorsun, öpüp koklayamıyorsun. Bu durum beni çok üzdü. Dolaşımda görünce paylaşmakta bir beis görmedim. Çünkü devlet, cenazeyi vermemekle ölmüş olanı değil, geride kalanı yani aileyi cezalandırmış oluyor aslında. Ölen hiçbir şey hissetmiyor. Ben öldükten sonra ne olacağımın, nasıl gömüleceğimin bir önemi yok. Ama geride kalanlar için cenazenin bir değeri, anlamı var."

Tarihte cenazeleriyle iktidarların başına bela olanların olduğunu belirten Macide, "Sofokles'ın Antigone'de oyundan, keman sanatçısı Paganini'ye, kaldırım serçesi Edith Piaf'a, kadar. Bunlar, iktidarların cenazelerini bile cezalandırmaya kalktığı kişiler. Aynı kefeye koymak için değil, durumu açıklamak söylüyorum" dedi.

'Cenazelerimize ilişkin Alperen Ocakları yazılama yaptı'

Kendisine dönük başlatılan linç girişiminin ardından kendisini memleketinde bir yabancı gibi hissettiğini belirten Macide, "Okulun web sayfasından fotoğrafım alınıp dolaşıma sokuldu. Bu Eğitim Bir-Sen'lidir. Bunları Tayyip müdür yapmıştır gibi söylemlerde vardı ama neticede hepsi de benim linç edilmeme yönelik paylaşımlardı. Bu yüzden bir ay kadar okula gidemedim. Kendi doğduğum büyüdüğüm, babamı gömdüğüm bu topraklarda bir yabancı, öteki gibi hissettim. Can korkusu taşıdım. Onun öncesinde de bir şey yaşadım. Zaman geçtikçe kendin parçaları yerleştiriyorsun. İşte 10 Ekim Barış Mitingine ilişkin sendikanın stickerları gelmişti. Ben o strickerleri apartmanımın giriş kapısına, otobüs durağına yapıştırmıştım. Onlar hemen yırtıldı. Bizim de Tarsus'tan üç cenazemiz vardı. Başımızı bu cenazelerden kaldırdığımızda hemen ertesi gün gördük ki Alperen Ocakları bir yazılama yapmış: "Türk-İslam davasının yürekli gençleriyiz."

'Meslekten atılacağım biliniyordu'

Yaşadığı linç kampanyasıyla birlikte yıllarca mücadelesini verdiği ötekileştirmenin ne olduğunu anladığını ifade eden Macide, "Yıllardır insan haklarına aykırı olduğu için mücadelesini verdiğimiz ötekileştirmenin ne olduğunu anladım. Çünkü beyazım. Türküm. Linç kampanyasının ilk başladığı günlerde, 'Bizim çok fazla bizim polis arkadaşlarımız var, onlar arıyorlar, o kadın hala görevde mi? Nasıl yani daha hiçbir şey olmadı mı diye soruyorlar' gibi okuldaki arkadaşlarımdan çok fazla hesap sorar tarzda telefonlar alıyordum. Yani meslekten atılacağım onlarca biliniyordu. Örneğin açığa alınmak bir ceza değildir. İdari bir tedbirdir. Memurluk hukukunda ceza almadığınız takdirde işinize geri dönersiniz. İki gün sonra bir görevlendirme yazısıyla başka bir arkadaşlarını müdür yardımcısı olarak görevlendirdiler. Mahkemeden iki gün önce benim levham söküldü. Herkesçe bilinen malum olmuş bir şey" diye kaydetti.

'Ergenekon davalarının sonuçları ağır olmuştu'

Macide, toplumun yarısının Cumhurbaşkanına hakaretten diğer yarısının da terör propagandasından yargılandığını ifade ederek, "Bu nereye kadar sürer, cezalandırma süreçleri ne zaman sona erecek, ya da kimlere kadar uzanacak? Şimdi işte bakıyoruz Ergenekon davaları çöktü ama o süreçte bir sürü insan işsiz kaldı, durumu kabullenmeyip intihar etti. Sonuçları bakımından ağırdı. Ben 19 yıldır öğretmenlik yapıyorum, iyi niyetle paylaşılmış bir fotoğrafın, cenazenin gömülmesi gibi uluslararası kabul görmüş bir hakkı savunmak, bir insanın hayatında travmaya yol açmamalı yani. Benimde bir ailem, sevenlerim, arkadaşlarım var, herkes üzülüyor. Ayrıca benim başka bir mesleğim yok, bu benim tek gelir kaynağım. Bunu kaybetmek, gelecek birkaç ay sonra işsiz kalmak büyük bir tahribat. Birde bugün bana yapılan bu şey, şu maddelerden dolayı yarın bir başkasına yapılacak. İşte bugün bana sessiz kalan, yüzünü dönen, yolunu değiştiren öğretmen arkadaşımın başına gelmeyeceğinin bir garantisi yok. Hangi düşünceden olursa olsun hele de bunun kararı idareciye bırakıldığında korkunç sonuçları ortaya çıkaracaktır" şeklinde konuştu.

'İçimizde kime kusacağımızı bilmediğimiz bir öfke var'

Kendisine yapılan uygulamanın bir kısmının da KESK'lileri hizaya sokmak adına yapıldığına değinen Macide, "Sendikadan bir sürü insanı istifa ettirdiler, sendikayı böldürdüler, yöneticilerimizi, üyelerimizi gözaltına aldılar, cezaevlerine attılar. Tamamen yandaş bir sendika var, hormonlu bir şekilde büyüyen Memur-Sen. Önümüzdeki dönem kamu emekçilerinin çok ciddi kayıpları olacak. Bakıyoruz işte iş güvenliğini ortadan kaldırmaya yönelik adımlar var. Bir sürü liyakatsız insanın yönetici olarak atandığını görüyoruz. Bundan sadece KESK'liler, Eğitim-Senliler değil, diğer sendikalara üye olanlar, hiçbir sendikaya üye olmayanlar, herkes rahatsız. Çünkü sonuçlarını hep birlikte okullarda yaşayarak görüyoruz. Ama linçe karışanların kafasının karışık olduğu göze çarpan bir noktaydı. Çünkü hepimiz gidişattan, savaştan rahatsızız. İçimizde kime kusacağımızı bilemediğimiz bir öfke var" diye kaydetti.

'Değişime bilime inanıyorum'

Türkiye'nin yuvarlandığı noktayı herkesin gördüğünü söyleyen Macide, "Ama ne yazık ki kol kola, omuz omuza olmak varken, hepimiz bir başkasına, ötekine, öfkemizi kusarak belki de bu işin vebalinden kurtulmaya çalışıyoruz. Ben linçe ortak olanların beni tanısalardı buna ortak olmayacağını düşünüyorum. Buna inancım var. Çünkü her şeyden öte ben bir öğretmenim. Değişime, bilime inanıyorum. Keşke birileri hiç tanımadığı birilerini cezalandırmaya yönelmese, önce biraz araştırma gereği duysa" şeklinde konuştu.

(glc/dk)