DİK üyesi: İstismar din kullanılarak örtbas ediliyor
09:03
Gülfidan Ataman/JINHA
WAN - Meclis Boşanma Komisyonunun, kadın ve çocukların sahip olduğu hakları elinden alacak şekilde çalışmalar yürütmesine ve cinsel istismar mağduru çocukların kendilerini istismar edenlerle evlendirilmesini öngören kanun teklifine tepki gösteren DİK üyesi Mütteha Bildirici, çocuk istismarlarının din kullanılarak örtbas edilmeye çalışıldığını söyleyerek, "Türkiye'de şu an iktidarın ve güçlü olanların çizdiği bir İslam profili mevcut. Fakat bu iktidarın profili İslam'da yer almamaktadır" dedi.
TBMM Boşanma Komisyonunun kadın ve çocukların sahip olduğu hakları elinden alacak şekilde çalışmalar yürütmesine ve cinsel istismar mağduru çocukların kendisini istismar edenlerle evlendirilmesine ve cinsel istismarda bulunan kişiye denetimli serbestlik öngören kanun teklifine yönelik tepkiler gelmeye devam ediyor. Komisyonun kadına yönelik şiddeti yok sayan, aynı zamanda kadınların boşanmasını zorlaştıran öneriler doğrultusunda hareket ettiğini söyleyen Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi Mütteha Bildirici, son zamanlarda giderek artış gösteren cinsel istismara maruz kalan çocukların istismarcıyla evlendirilmek istenmesinin de kabul edilebilir olmadığını söyledi.
'Rızaya dayalı istismar olamaz'
Mütteha, rızaya dayalı bir istismarın söz konusu olamayacağını vurgulayarak, bir çocuğa uygulanan istismardan dolayı 5 yıl boyunca "sorunsuz" ve "başarılı" bir evlilik adı altında her gün aynı istismara maruz kalacağının altını çizdi. Mütteha, "Bu madde kesinlikle kabul edilemez. Çok yanlış bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Çocuk zaten bir sarsıntı içerisinde, yaşadığı durum yetmezmiş gibi tekrar zanlıyla evlendirilmeye çalışılıyor. Bu istismar evlilik sürecinde de aynı şekilde devam edecektir. Bu insanlık dışı karardan bir an önce dönülmesi gerekiyor" diye konuştu.
'İstismara uğrayan çocuklar korunmalı'
Bu tür maddelerin çocukları korumak amaçlı olmadığına dikkat çeken Mütteha, daha çok suçluyu ve istismarların yaşandığı kurumları korumaya dönük olduğuna işaret etti. Mütteha şöyle devam etti: "Bu çocuk istismara bir kez uğramış ve yaşadığı travmanın üstüne onunla yaşamak zorunda bırakılıyor. Türkiye de bu çocukları ciddi anlamda koruma altına alacak bir kurum yoktur. Daha çok suçluyu koruma altına almaya dönük kanunlar var. Bu olaylar yaşanırken kurum ve kuruluşların değil, istismara uğrayan çocukların korunması gerekir. Fakat Türkiye'de Ensar Vakfı ve Pozantı Cezaevi gibi yerler adeta korunmaya alınıyor. Sanki istismara uğrayan kurumlarmış haksızlığa uğrayan onlarmış gibi bu çocuklar gidip zorla yaşamışlar şeklinde hava veriliyor. Bir kereden bir şey olmaz sözü de bu olayların en büyük ispatıdır."
'Çocuk istismarlarında din kullanılarak örtbas ediliyor'
Mütteha, Elazığ'da Lalegül Anaokulu'nda 50-55 yaşlarında bir adamın çocuklara gelinlik giydirip kucağında oturtup resim çektirmesine değinerek, bu durumun İslamiyet'e mal edilmeye çalışıldığını kaydetti. Çocuk istismarlarının din kullanılarak örtbas edilmeye çalışıldığını söyleyen Mütteha, "Türkiye'de şu an iktidarın ve güçlü olanların çizdiği bir İslam profili mevcut. Fakat bu iktidarın profili İslam'da yer almamaktadır" diye belirtti.
'İstismarcılara büyük cezalar verilmeli'
Çocukların istismarcılarıyla evlendirilmek yerine bir daha yapılmaması için caydırıcılığın dışında daha büyük cezalar verilmesi gerektiğinin altını çizen Mütteha, "Ensar Vakfı'ndan bir kişiye yüklü bir ceza verildi. Ama bu bir kişiyle sınırlı kalmamalıydı. Bunun araştırılması, alt bir komisyona bakılmalıydı. Çünkü orda 40 çocuk istismara uğramış durumda. Bu çocuklarla ne kadar ilgilenildi? Ne kadar tedavi edildi? Nasıl tekrar topluma kazandıracaklar? Bunlar ne kadar düşünüldü" şeklinde soruların cevabının verilmesi gerektiğini dile getirdi.
'Bu kanun geleceğin yok olması demektir'
Mütteha, son olarak bazı kesimlerin Ensar Vakfı'nda yaşanan cinsel istismar olayına karşı "Biz Ensarız" şeklinde davranmasını da eleştirerek, "Kuruma iftira atılmışçasına hareketler sergileniyor, Peki, bu 40 çocuğun hakkı ne olacak?, bu çocuklar nasıl yaşayacak? Zalimin ve zulüm yapanın yanında bulunursak çocuk kavramı diye bir şey kalmaz. Bu kanun geleceğin yok olması demektir" dedi.
(dc/dk)