Süryaniler: Türkiye'de Saray darbesine sessiz kalmayalım

16:15

JINHA

HABER MERKEZİ - AKP hükümetinin savaş konseptine tepki gösteren Avrupa Süryaniler Birliği, Süryani Dernekleri Federasyonu ve Süryani Kadın Derneği, herkesi bu kötü gidişata 'dur' demeye çağırdı.

Avrupa Süryaniler Birliği (ESU), Süryani Dernekleri Federasyonu (SÜDEF) ve Süryani Kadın Derneği (SÜRKADİM), "Türkiye'de Saray darbesine sessiz kalmayalım" başlıklı bir yazılı açıklama yayımladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 20 Mayıs 2016 tarihinde Süryani ve bütün halkların iradelerine karşı tek tipçi bir darbe yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, demokratik mücadele platformu olabilecek tüm yolların da kapatıldığına vurgu yapıldı. Süryanilerin Osmanlıdan bu yana kendilerine karşı tehlikelerin azalabileceği bir sürece girdiklerine inandığı dile getirilen açıklamada, "Bunun için iradelerini diğer halklarla birlikte meclise ve diğer kurumlara yansıtmaya başladılar. Ayrıca ülkeye dönüş planlarını yaparak, eşit vatandaşlık hukukuna kavuşabileceklerine inandılar. Ancak geçmişte olduğu gibi demokrasi, barış beklentileri ve iradeleri yok sayıldı" denildi.

Açıklamanın devamında şunlara yer verildi:

"Türkiye Cumhuriyeti devleti, tarihinde halklara karşı birçok katliam ve siyasi, askeri darbe gerçekleştirmiştir. Devleti ele geçiren egemen güçler her zaman toplumun siyasi, ekonomik ve demokratik taleplerini militarist yöntemlerle bastırmayı esas almışlardır. 20 Mayıs 2016 tarihinde TBMM'de halkların iradesini temsil eden HDP'ye karşı sarayda tezgâhlanan oyunlarla faşist bir darbe yapılmıştır. Milletvekilliği dokunmazlığını kaldırma bahanesiyle anayasada yapılan değişiklikle, Türkiye'deki halkların özgürlük taleplerinin tasfiye edilmesi amaçlanmaktadır.

'Parlamento fiilen feshedilmiştir'

AKP hükümetinin Türkiye'de başlattığı savaşla şehirler yakılıp yıkılmakta insanlar toplu halde katledilmekte, gazeteciler, aydınlar, politikacılar cezaevlerine atılmakta ve her yerde devlet terörü estirilmektedir. Buda yetmiyormuş gibi mevcut yasaların ve anayasanın çağdışı olmalarına rağmen ayaklar altına alınarak parlamento fiilen feshedilmiştir. Başka devletleri anti demokratik ve diktatörlükle suçlayan Türkiye'nin yöneticileri tek adam diktatörlüğü için, Osmanlıda olduğu gibi entrika ve komplolara başlamışlardır. AKP, Türk İslam sentezine dayalı ırkçı bir diktatörlüğü gerçekleştirmesi için, parlamentoda temsil edilen halkların iradesini saraya teslim etmeyi planlamaktadır. AKP'nin yürüttüğü bu siyaset halkları ve bireyleri köleleştirme siyasetidir. Çünkü çok sesli ve farklı kimliklere sahip olan bir toplum istenmemektedir.

'Barış umutları yerini gözyaşına bıraktı'

Haklarında fezleke olan bazı milletvekilleri yakında güdümlü mahkemelerde yargılanmalarıyla topluma gözdağı verilmeye çalışılacaktır. Böylece herkese teslimiyet dayatılarak özgürlükçü ve demokratik hareketlere karşı da daha ağır bir şiddet uygulanacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki süreç kanlı ve karanlık topyekûn bir savaş konseptiyle devam edecektir. Çünkü demokratik değerlere, özgürlük ve adalet talebinde bulunan halklara karşı, Türk milliyetçiliği ve Sünni İslam mezhepçiliği bir araç olarak kullanılmak amacıyla körüklendirilmektedir. TBMM'de ilk kez 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan milletvekili seçimi sonucunda ortaya çıkan tabloyla halkları temsil eden bir görüntüye kavuştu. Bu görüntü toplumda barış özgürlük ve demokrasi beklentilerini yükselti. Ancak 24 Temmuz 2015 tarihinde başlatılan savaş bir Kasım'da yapılan erken seçim ve 20 Mayıs 2016 tarihinde yapılan saray darbesiyle barış umutları yerini gözyaşı, korku ve kaygılara bırakmıştır. Parlamentoda yapılan darbe bütün demokrasi güçlerine karşı olduğu gibi, Süryani halkının beklentilerine ve iradesine karşı da olmuştur.

'Herkesi bu kötü gidişata dur demeye çağırıyoruz'

Binlerce Süryani ülke içinde ve dışında demokratik bir Türkiye için oy kullanmış ve yüzünü tekrar huzur içinde yaşamak umuduyla ülkesine çevirmiştir. 20 Mayıs'ta milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla yapılan anayasa değişikliğini ve saray darbesini anti demokratik ve hukuk dışı bir uygulama olarak görüyoruz. Bu yaklaşım diktatörlüğe, faşizme ve tekçiliğe yol açacaktır. Dolayısıyla demokrasiden yana olan herkesi bu kötü gidişata dur demeye çağırıyoruz."

(mg)