KADAV: Türkiye'nin güvenli bir yer olduğundan emin misiniz?
16:19
JINHA
İSTANBUL - İstanbul'da düzenlenen Dünya İnsani Yardım Zirvesi'ne katılan devletlere mektup yazan KADAV, "Barış iklimi yok edilen bir Türkiye'den bahsederken; zirveye katılan devletlere sormak istiyoruz; Türkiye'nin başta kadın, çocuk ve LGBTİ bireyler olmak üzere göçmen ve mülteciler için güvenli bir ülke olduğuna emin misiniz?" diye sordu.
Kadınlarla Dayanışma Vakfı ( KADAV), 23-24 Mayıs tarihlerinde Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen ve Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı Dünya İnsani Yardım Zirvesine ilişkin açık mektup yayınladı. Zirveye katılan devletlere seslenilen mektupta şu ifadelere yer verildi: "Bilmemiz istenmeyen rakamları aramak ve içinde boğulmamız istenen rakamlardan kurtulmak için mücadele etmek zorunda bırakıldığımız bir ülkeden sesleniyoruz. 2014 yılından bu yana dünyada en büyük göçmen ve mülteci nüfusunu barındıran ülke olmasından dolayı ilk kez yapılacak Dünya İnsani Zirvesinin gerçekleştiği Türkiye'den sesleniyoruz."
'Türkiye'den sesleniyoruz'
Her gün kadınların katledildiği, iktidarın kadınların yaşam alanlarına müdahale edilen bir ülkeden seslendikleri belirtilen mektupta, "Silahlı çatışmalarda, patlamalarda, iş cinayetlerinde kaç kişi kaybedildiğini, sokağa çıkma yasakları sebebi ile günlerce sokağa çıkılamayan şehirlerden kaç kişinin iç göçe zorlandığını ve göçenlerin insani yardım kapsamına alınmadığını saymaktan yorulduğumuz ama yılmadığımız Türkiye'den sesleniyoruz" denildi.
'İnsanların hayatı pazarlık konusu yapıldı'
Mülteciler konusunda şeffaflığın olmadığı bir ülkeden seslendikleri yineleyen açıklamada, şiddete uğrayan insanlar için de bir destekleme yerinin olmadığı belirtildi. "Barış iklimi yok edilen bir Türkiye'den bahsederken; zirveye katılan devletlere sormak istiyoruz; Türkiye'nin başta kadın, çocuk ve LGBTİ bireyler olmak üzere göçmen ve mülteciler için güvenli bir ülke olduğuna emin misiniz?" diye sorulan açıklamada, "Mevcut durumdan mağduriyet çıkararak milyonlarca insanın hayatlarını pazarlık konusu yapan Avrupa'daki pek çok ülke ve Türkiyen'in aynı zamanda mağduriyetin ortaya çıkmasında payı olan ülkeler olduklarını hatırlatmak istiyoruz" ifadelerine yer verildi.
Devletlere öneriler…
Mektup şöyle devam etti : "Böylesi zirveler bunca bütçeler harcanarak yapılacaksa; buralarda tüm taraflar ve devletler, insan hakları ve kadının insan hakları hukukuna saygı, evlerden başlayarak şiddete sıfır tolerans, silahsızlanma, güvenlik odaklı sınır politikalarının sona erdirilmesi ve kaynaklara eşit erişim sözü vermeli. 1951 Cenevre Sözleşmesi, 1967 yılındaki protokolü çekincesiz olarak uygulanmalıdır. İnsani krizlere daha çok kaynak ayrılmalı, ayrılan kaynaklardan en zarar görebilir durumdaki kadınlar, kız çocukları ve LGBTİ bireylerin öncelikli olarak yararlanması sağlanmalıdır. Mültecilerin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmeleri için gerekli önlemler alınmalı, veri eksikliği ve görmezden gelme yüzünden hizmetlere erişememeleri önlenmelidir.
Ve en önemlisi de, diz gibi buluşmalar kadın, insan ve yaşam hakkı savunucularının barış ve insani yardım süreçlerine yalnızca göstermelik değil, etkin ve demokratik şekilde katılımının sağlandığı zeminler haline gelmelidir."
(ödk/ck/mg)