‘Kiralık İşçilik Yasası kadın emeği üzerinden formüle ediliyor'

09:03

Habibe Eren/JINHA

ANKARA - Meclisten geçirilen 'Kiralık İşçilik Yasası' Cumhurbaşkanının onayıyla yürürlüğe girdi. Yasanın en çok güvencesiz ve düşük ücretli çalıştırılan kadınları etkilediğini söyleyen KESK Hukuk TİS Uluslararası İlişkiler Sekreteri Fatma Çetintaş, işçi sınıfının bütününe yönelik saldırının kadın emeği üzerinden formüle edildiğini belirtti. Fatma, "12 Eylül darbesi ne yaptı; sermaye için çok önemli açılımlar yarattı. Askeri cunta bunun önünü açtı. şimdi aynı süreci yeni darbeyle birlikte yaşıyoruz" dedi.

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması, güvencesiz ve esnek çalışma modelini kapsayan ‘Kiralık İşçilik’ Yasa Tasarısı, sendika ve işçilerin karşı çıkmasına rağmen AKP'nin oylarıyla mecliste kabul edilirken Cumhurbaşkanının onayıyla yürürlüğe girdi.

İşçilerin ve sendikaların çok büyük tepkisi ve itirazlarına rağmen meclisten geçirilen ‘Kiralık İşçilik’ Yasası, Cumhurbaşkanının onaylamasıyla yürürlüğe girdi. Zaten güvencesiz olarak çalıştırılan ve emeği sömürülen kadın emekçiler ise yasadan en çok etkilenen kesim. KESK Hukuk TİS Uluslararası İlişkiler Sekreteri Fatma Çetintaş da konuya ilişkin JINHA'ya değerlendirmede bulundu.

‘12 Eylül sermaye açılımı yaptı, aynı süreci yaşıyoruz'

"Torba yasanın ne getireceğine dair söylenmedik söz kalmadı" diyen Fatma, politik olarak birkaç durumun altını çizmek gerektiğini belirtti. Siyasal anlamda bir darbe süreci yaşandığını söyleyen Fatma, 12 Eylül askeri darbesini hatırlatarak, "12 Eylül darbesi ne yaptı; sermaye için çok önemli açılımlar yarattı. Askeri cunta bunun önünü açtı şimdi aynı süreci yeni darbeyle birlikte yaşıyoruz" dedi.

'Sermayeye gül bahçesi yaratılıyor'

Fatma, zaten kısmi olan güvencelerin ortadan kaldırılmasına dönük ciddi bir yasayla karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, "Gerçekten işçi sınıfının tarihsel dediğimiz kazanımlarında bile, birçok şey ortadan kalktı. Bu son geçen ‘kiralık işçi bürosu’ torba yasa, kölelik koşullarının geri gelmesinden başka bir şey değildir. İktidarda bu darbe sürecinde sermayeye 'gül bahçesi yaratmayı' amaçlıyor” diye konuştu.

‘Saldırı kadın emeği üzerinden formüle ediliyor'

Yasanın kadınlarla ilgili boyutuna değinen Fatma, yasanın daha çok kadın emeği üzerinden formüle edildiğinin altını çizdi. Yasanın kadınları toplumsal cinsiyet rollerine hapsettiğini belirten Fatma, buna ilişkin şunları söyledi:

"Yasa bir bütün olarak tüm emekçileri vuruyor. Örgütsüz, güvencesiz olmayan düşük ücretlerde çalışmayı hedef haline getiriyor. Kadınlarla ilgili kilit mesele ise şu; daha çok kadın emeği üzerinden bu süreci yaygınlaştırıyor. İşçi sınıfının bütününe yönelik saldırı kadın emeği üzerinden formüle ediliyor. Kamuoyunu da sunulurken bu iyi bir şeymiş gibi gösteriliyor. Oysa tam tersine baktığında kadınların mevcut emek sömürüsünün katmerlenerek daha da derinleşeceğini görüyoruz.”

'ÖİB, kadın emeğini sömürecek'

Fatma, kadınların en çok tarım işçiliği, ev işçiliği, hasta bakımı, tekstil gibi güvencesiz ve düşük ücretli alanlarda çalıştığını, bu alanların da kadın emeğinin en çok sömürüldüğünü yerler olduğunu belirtti. Özel İstihdam Büroları’nın (ÖİB) hangi şartlarda, hangi dönemlerde işçi kiralanmasına izin verileceğine dair maddelere bakıldığında doğrudan kadın emeği ile ilişki kurulduğuna dikkat çeken Fatma, şunları kaydetti:

‘AKP'nin ideolojik arka planına çok uygun’

"Kadınların ev yaşantısını iş yaşantısıyla uygun hale getiriyoruz’ diyip şunu yapıyorlar. Bu AKP'nin kendi ideolojik arka planına da çok uygun. Bir yandan sistemi üretmesi konusunda kadını eve hapseden, doğurganlığına ev işi emeğine engel olmayacak ama bir yandan da onun emeğini de esnetilmiş bir biçimde daha da güvencesiz ve düşük ücretlerle emeğini maksimum hedefte sömürecek.”

'Anayasa tanımaz hükümet’

Ayrıca yasanın Anayasa’ya aykırı söyleyen Fatma, Yargıtay'ın daha önce vermiş olduğu bir karar olduğunu belirterek, “Yargıtay'ın kararında 'aracılık yapılamaz, işçi emeği aracılarla kiralanamaz’ diyor. Ama yasa tanımaz bir hükümetle karşı karşıyız. Şimdi yasalaştıktan sonra her şey bitti anlamına gelmiyor, mücadeleyi büyütmek söz konusudur" dedi.

'İşçi sınıfının varlık-yokluk meselesi'

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) birtakım koruyucu önleyici maddeleri olduğunu, ancak Türkiye'nin bu sözleşmeye imza atmadığını belirten Fatma, bu meselenin hem emek örgütleri açısından, hem de işçi sınıfı açısından bir varlık-yokluk meselesi olduğunu vurguladı. Bu yasanın bütün tarihsel kazanımları ortadan kaldıran çok güçlü bir saldırı olduğuna dikkat çeken Fatma, "Buna dönük mücadeleler sürdürülmeli. Daha önce buralar nasıl fiili olarak aşılmışsa, kadın mücadelesi ile birlikte işçi sınıfı mücadelesini yükseltmekten başka bir yol yok" şeklinde konuştu.

‘Kadınlar gündemine almalı'

Özel olarak da kadın örgütlerinin, bu yasayı en önemli başlıklardan biri olarak önüne koyması ve buradan da bir mücadele örgütlemesi gerektiğini ifade eden Fatma, şöyle devam etti: “Bütün bu siyasal konjonktürde bu yasalar geçiyor. İhtimal devamı da gelecek. Kıdem tazminatı, kamu emekçilerinin kısmi iş güvenliğine dönük yasalar. Esas amaçlardan bir tanesi de bu siyasal havayı değiştirmek. Buna karşı büyük bir mücadele verilmesi gerekiyor. Yoksa bu saldırılar çok daha güçlü bir şekilde gelmeye devam edecek."

(sy)