BİKG’li kadınlardan Cizreli kadınlara ‘tülbent’ dayanışması

09:13

JINHA

İSTANBUL - "Her yaşama bir oda" kampanyası kapsamında İstanbul’da ürettikleri tülbentleri Kürdistan’a destek amaçlı satan BİKG Üyeleri, tüm kadınları dayanışmaya çağırıyor

Kürdistan’ın yaralarını sarmaya çalışan ve “Her yaşama bir oda” kampanyası kapsamında bir araya gelerek kolektif bir çalışma yürüten Barış İçin Kadın Girişimi, (BİKG) yeni projesiyle beyaz tülbentlere renkli baskılar yapıyorç Kadınlar, hazır ürünler alıp satmak yerine kendi emeklerini katarak hem kolektif, komünal bir yaşam inşa ediyor hem de dayanışmayı anlamlandırıyor. Kampanyayı, Atölyelerinde ziyaret ettiğimiz BİKG Üyesi Zehra Şenoğuz ve Zale Karademir ile konuştuk.

‘İhtiyacı olan çok aile var’

“Tülbentlere baskı yapma” kampanyasının mayıs sonunda biteceğini ve yeni bir kampanya başlayacağını söyleyen BİKG üyesi Zale Karademir, “Her yaşama bir oda’ kampanyası kapsamında ‘tülbentlere baskı’ çalışması başlattık. Baskı için kalıpların bir kısmını becerikli olan arkadaşlarımız ve atölye çalışmalarında hazırlanıyor. Tülbentlerimiz ise Sur için Diyarbakır’a gidildiği dönemden kalma. Onları renklendirip değerlendiriyoruz. Bu ürünleri etkinliklerde açtığımız stantlarda satıyoruz. Oradan topladığımızla da kampanyaya destek sunuyoruz. Cizre, Silopi, Şırnak, İdil, Nusaybin’e gönderiyoruz. İhtiyacı olan çok aile var. Yaz boyunca kampanyalar devam edecek. Bu kurslar hafta sonu çok yoğun oluyor. Aynı zamanda atölyeler düzenleyip, çeşitli etkinlikler organize ediyoruz. Yine atölyede ürettiklerimizi de o tarafa yönlendiriyoruz. Bu çalışmalara katılan herkes gelip kapımızı çalabilir. Hatta kapı açık içeri girebilirler. Diledikleri gibi çalışmalarımıza katılabilirler” diyor.

‘Orada çok acı var ve onlar hep beyaz örtüyor’

Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı bölgelere gittiğini ve gördüklerini anlatan Zale, “İlk Sur’a gittik, Sur’a giremedik tabi. Sonra dedim ki bir şey yapılmalı. Burada bir şeyler oluyor ve insanların bunun farkında olması lazım. BİKG, olarak nöbet eylemlerimiz de oluyor ve acılara ortak oluyoruz. Sadece dinlemek, hikâyelerini onlarından ağzından dinlemek… O insanlara dokunmak ve yanlarında olduğumuzu hissettirmek istiyoruz. Çünkü Kürdistan’da şöyle bir algı var: ‘Bizi, unuttular. Burada çok yalnızız’. Ama BİKG’li kadınlar bu algıyı kırdı. Ben Silopi’ye ve Cizre’ye de gittim. Oradaki şehit anneleri ve eşleriyle konuştum. Çocuklarıyla zaman geçirdim. Burada o baskıları yaparken, o annelerin başındaki beyaz örtüler gözümün önüne geldi. Keşke onların da yüzü gülebilseydi ve böyle renkli örtüler örtebilseydi. Çünkü orada acı var ve onlar hep beyaz örtüyorlar. Bir nebze olsun katkımız olsun bir faydamız olsun istiyoruz. O beyaz tülbentleri renklendirmek istiyoruz” şeklinde ifade ediyor.

‘Kadınlar, artık bir ucundan tutmalı’

“Kadınlar, artık işin bir ucundan tutmalı diye düşünüyoruz. Kadınlar, her yerde olmalı” diyen Zale, çalışmalarının uzun süredir devam ettiğini belirtiyor. Kürdistanlı kadınların yanında ve onlarla birlikte olmak gerektiğini dile getiren Zale, “Herkesin farkına varmasını sağlamaya çalışıyoruz. Çeşitli etkinlikler yapıyoruz. Örneğin bazen Moda’da stant açarak, bazen Beyoğlu Galatasaray’da stant açarak bulduğumuz her yerde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” şeklinde ifade ediyor.

Yakın zamanda stantlarını bulunacağı yerleri ve bu çalışmada yer almak isteyen insanlar için iletişim adresi veren Zale, son olarak şunları söylüyor: “29 Mayıs arasında Beyoğlufest’te standımız olacak. Gelip bize ulaşabilirler ve tülbentlerimizden, obje ve diğer ürünlerimizden alabilirler. Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi’nin ‘Barış için akademisyenlere’ destek amaçlı gerçekleştireceği etkinlikte yani 28 Mayıs’ta Caferağa’da stant açacağız. İnsanlar gelip standımıza destek verebilir. ‘Barış için kadın girişimi’ facebook adresi ve ‘bariskadingirisimi@gmail.com’adresinden bize ulaşabilirler. Bu sayfalardan etkinliklerimizi takip edip ya da bize ulaşıp destek olmak için gelebilirler. Stantlarda görev alabilir, atölyelere katılabilir, nöbet tutmak için bize ulaşabilirler.”

‘Özellikle genç kadınları çağırıyoruz’

Tülbentlere baskının nasıl yapılması gerektiğini güler yüzü ve sabrıyla anlatan BİKG Üyesi grafiker olan Zehra Şenoğuz, “Hepimiz dayanışma için, karınca kararınca bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu çalışma, bir araya gelme ve birlikte üretme motivasyonu açısından da çok önemli ve iyi geliyor hepimize. Çünkü hepimiz bir anlamda hastalandık. Burada ürettiklerimi dayanışma için satmak bizi sağlıklı kılıyor. Gördüğünüz gibi profesyonelce değil işlerimiz son derece amatörce. Herkes içinden geldiği gibi katkı da bulunuyor. Farklı yaş grupları var. Özellikle genç kadınları çağırıyoruz. Bizlerde onlara bir şeyler göstermeye çalışıyoruz. Olanaklarımız sınırlı. Ve sınırlı olanaklar içinde ne yaratabilirsek, onu yapmaya çalışıyoruz” şeklinde dile getiriyor.

Zehra, dayanışmayı örmenin bir diğer yönü olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Biz sürekli protesto ya da dayanışma mitinglerindeyiz. Şimdi hep birlikte üretirken, başka güzelliklerde de bir araya gelmenin tadını alıyoruz.”

‘Kadınlardan ilham aldık’

Tülbent kampanyasını yeni bir çalışma olduğunu ve Cizreli kadınların, bu fikri hayata geçirme noktasında kendilerini ateşlediğini belirten Zehra, fikrin doğuşunu şu sözlerle dile getiriyor: “Arkadaşlarımız dayanışma için Cizre’ye gittiğinde kadınlar bize olağanüstü güzel işlemeli tülbentler verdiler. İşleme dediğim el işi oyaları yani. Biz önce onların tülbentlerini sattık. Sonra onlar üretemez hale geldiler. Çünkü üretebilecekleri koşullar yoktu. Bu yüzden biz onlar için burada bir şeyler üretelim ve satalım dedik. Ve tülbentlere baskı fikri ortaya çıktı. Biz tabi onlar kadar güzel işler yapamıyoruz ama bunları yapıyoruz. Kadınlardan ilham aldık.”

‘‘Evet! Bende varım’ deyin’

Batıdaki kadınların Kürdistan’a gitmesini istediğini dile getiren Zehra, “O insanlara dokunsunlar. Şimdi daha kötü koşullar var. Ben kalp hastasıyım orada yük olurum diye gitmiyorum. O yüzden gidecek insanların orada bir işin ucundan tutabilsinler istiyorum. Mesela genç doktorlarımızın mutlaka gitmesini istiyorum. Çünkü o kadınların ve çocukların en çok doktora ihtiyacı var. Hem çocuk doktoruna hem de pedagoga ihtiyaç var. Gıda toplamada ya da başka işlerde organize olmanın dışında herkesin katkıda bulunabileceği, yapabileceği bir şeyler olduğuna inanıyorum. Yeter ki ‘Evet bende varım, bu dayanışmanın bir ucundan tutacağım’ desinler” şeklinde vurguluyor.
[08:43:58] Jin Haber Ankara: ‘Motivasyonum, Kürt kadınları’

Zehra, Kürdistan’a giden arkadaşlarının aktarımları sonucu kendisini etkileyen bir olayı şöyle anlatıyor: “Bizim arkadaşlar gittiğinde, polisler onlara çok kötü davranmış ve bir Kürt anne öne çıkıp: ‘ Bizi öldürüyorsunuz, bize her şeyi yapıyorsunuz ama onlara dokunmayın, onlar bizim misafirimiz’ demiş. Batıdaki insanlar hep, ‘yaşamak direnmektir’ diyor, halbuki Kürtler, ‘direnmek yaşamaktır’ diyorlar. Ben burada en ufak bir umutsuzluğa düştüğümde kendimden utanıyorum. Onların o çabalarını, yaşam için direnmelerini gördüğümde daha doğrusu direnerek yaşadıklarını gördüğümde motive oluyorum. Motivasyonum aslında Kürt kadınları. Buradaki arkadaşlarımdan çok onların tutumu beni ayakta tutuyor.”

(ce-ck/sy)