Dayîkên Şemîyê devletin baskılarına karşı eylemlerini yapmakta kararlı
10:29
JINHA
ŞIRNEX - Cizre'de 90'lı yıllarda kaybedilen yakınları için her hafta oturma eylemi düzenleyen ancak soykırım saldırılarıyla birlikte bu eylemleri engellenen Dayîkên Şemîyê üyeleri, "Devletin baskıları da olsa eylemimize devam edeceğiz" dedi. Anneler ayrıca bundan sonra yapacakları eylemlerde Cizre'deki bodrumlarda katledilenlerin fotoğraflarını da taşıyacaklarını söyledi.
Devletin 90'lı yıllarda Kürdistan ve Türkiye'de uyguladığı imha ve sindirme politikaları sonucu 2 binden fazla insan gözaltında kaybedilirken, yakınları da 27 Mayıs 1995 tarihinde oturma eylemi başlattı. İstanbul Galatasaray Meydanı'nda 30 kişiyle başlayan eylem, onlarca kez polisin saldırısına rağmen hak ve adalet arayışını bugünlere kadar ulaştırdı. Daha sonra "Cumartesi Anneleri" ismini alan eylem, Kürdistan'ın il ve ilçelerinde yapılmaya başlandı. İstanbul'da her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri kayıplarının nerede olduklarını sorup faillerinin yargılanmasını isterken, Kürdistan'ın Yüksekova, Cizre, Nusaybin ilçelerinde yaşayan anneler ise, eylemlerini sürdüremiyor.
'Baskılar olsa da eylemlerimize devam edeceğiz'
Soykırım saldırılarının başlamasıyla birlikte ilan edilen "sokağa çıkma yasağından" dolayı, Kürdistan'daki anneler, eylemlerine ara vermek zorunda kalırken, 17-31 Mayıs "Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası" etkinliklerini de gerçekleştiremiyor. Soykırım saldırılarıyla birlikte, "kayıp hanesini" genişleten devlet, "yasağı" kaldırdığı ancak fiili kuşatmasını sürdürdüğü Cizre'de her Cumartesi saat 11.00'da Sanat Sokağı'nda buluşan Dayîkên Şemîyê'nin (Cumartesi Anneleri) eylemlerini engellese de anneler, "Devletin baskıları da olsa eylemimize devam edeceğiz" diyor.
'O günden bugüne devletin zihniyeti değişmedi'
Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Bana köyünde 4 Haziran 1994 tarihinde askerler tarafından düzenlenen operasyonda katledilen ve 2013 Ekim ayında kemikleri bulunan Abdulselam Demir'in ağabeyinin eşi Hülya Demir de faillerin yargılanması talebiyle yıllardır Cizre'deki Sanat Sokağı'nda adalet arayışını sürdürenlerden. Her Cumartesi yaptıkları eylemi devletin baskısından dolayı gerçekleştiremediklerini belirten Hülya, ne olursa olsun, faillerin peşini bırakmayacaklarını dile getirerek, "Kanımızın son damlasına kadar eylemimize devam edeceğiz. Kayınbiraderim Abdulselam, 94'te evinden alındı ve bir daha geri dönmedi. O günden bugüne devletin zihniyeti değişmedi. Bodrumlarda 100'lerce sivilin yakılarak katledilmesi ile 90'lı yıllarda zorla evlerinde alınarak katledilmesi aynıdır" dedi.
'90'larda da tank ve topla saldırdılar'
Cizre'nin Cudi Mahallesi'nde 1993 yılında sivil giyimli kişilerce evinden alındıktan sonra katledilen Abdullah Düşkün'ün eşi Hediye Düşkün de, 90'lı yıllarda da aynı şekilde köylerinin tank ve toplarla saldırıya uğradığını, yakılıp yıkıldığını söyledi. Köylerinden Cizre'ye göç etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Hediye, eşinin kaybedilme sürecini ise şu sözlerle anlattı: "Cizre'ye gelip Cudi Mahallesi'nde bir ev kiraladık. Yaşamımıza orada devam ediyorduk. Bir gün beyaz toroslarla evimize gelip eşimi alıp götürdüler. Arkalarından gitmek istedim ama beni silahla tehdit edip oradan uzaklaştırdılar. O gün den beri eşimden haber alamıyoruz. Onların bulunması ve cezalandırılması gerekiyor. Ölene kadar davanın peşinde olacağız" ifadelerinde bulundu.
'Bodrumda katledilenlerin de fotoğraflarını taşıyacağım'
Soykırım saldırılarından kalan evindeki kurşun izlerini göstererek devlet zihniyetinin devam ettiğini dile getiren Hediye, "Cumartesi Anneleri olarak eylemimize devletin baskıları da olsa devam edeceğiz. Bize bunu yapanların cezalandırılmasını istiyoruz. Bu yasakta vahşet bodrumlarında yakılarak katledilenlerin hepsi akrabamdı. Bundan sonra onların da fotoğraflarını cumartesi günü yapılan eylemde taşıyacağım ve onların da faillerinin cezalandırılmasını isteyeceğim" diye konuştu.
(ekip/za/mg)