Kadınlar hala 'Tayyipsiz ve tacizsiz hava sahası' için direnişte!

09:07

JINHA

İSTANBUL - Kırmızı elbiseli kadından TOMA'lara göğüs geren siyahlı kadına, sapanlı teyzeden eteklerini savura savura gaz kapsüllerine tekme atan kadınlara Gezi'nin 3. yıl dönümünde "Tayyipsiz ve tacizsiz hava sahası" mücadelesi devam ediyor.

27 Mayıs Pazartesi gecesi sosyal medyada "Kepçe girdi, ağaçları sökecekler" çağrısı ile dozere ve kepçeye karşı Gezi Parkı'nda ilk direniş başladı. Kendisine börek uzatan kadına gazla cevap veren polislere, "Ağacın da vekiliyim" diyerek direnen milletvekillerine, dizilerde gördüğü oyuncuları gaz maskeleri ile alanda görmeye alışkın değildi elbet Türkiye. 1970'lerde kesimlerini önlemek için ağaçlara sarılan Hindistanlı kadınların mücadelesi yıllar sonra Gezi Parkı'nda tekrar yeşilleniyordu ve kadınların ağaçlara da yaşamlarına da sahip çıkmak için alanlarda olduğu günler başladı…

Gezi denildiğinde akıllara gelen ilk fotoğraflar da kadınların direniş anlarından kalma elbette. Kırmızılı Kadın fotoğrafı adeta Gezi'nin sembollerinden biri haline gelirken, biber gazının savuşturduğu saçları adeta diğer kadınlar tarafından bir çağrı olarak algılandı. Kırmızı elbisenin ve uçuşan saçların çağrısı ile sokağa çıkan kadınlardan Lobna ise kafasına isabet eden gaz fişeği sonucu 25 gün yoğun bakımda kaldı.

Eyleme katılanların yüzde 51'i kadın

Ardından hız kesmeden devam eden çatışmalar yalnızca İstanbul'da değil Türkiye'nin pek çok yerinde yurttaşları sokağa döktü. Sokağa dökülenler arasında ise en önde yine kadınlar vardı. 80 kentte 5 bin 532 eylem gerçekleştirildi. Eylemlere 3 milyon 600 binin üzerinde kişi katıldı. Bunların yüzde 51'i kadınlardı. Etekler sıyrıldı, barikatlardan atlandı, sutyenler çıkarıldı gaz maskesi yapıldı. Gezi'de kurulan her barikatın taşına kadınlar dokundu, paylaşılan her çorbayı kadınlar karıştırdı, gazdan etkilenenlere ilk limonu kadınlar uzattı.

Kadın isyanına dönüşüm…

TOMA'nın karşısına geçip kollarını açan Siyahlı Kadın Kate Cullen, sapanlı teyze olarak anılan Emine Cansever, "Çocuklarınızı parktan alın" diyenlere inat parka gelerek el ele tutuşan yüzlerce anne… Bir kadın direnişi olarak karşımıza çıkmayan Gezi, hızla kadınların daha aktif rol aldığını bir isyana dönüştü. Peki kadınlar açısından neler körükledi bu isyanı, "Üç beş ağaç meselesinden" öteye neler taşıdı Gezi'yi?

Kadınlar, "Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum", "Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem", "Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum" diyen Recep Tayyip Erdoğan'a, kendisinden iş isteyen bir kadına "Evdeki işler yetmiyor mu?" şeklinde cevap veren Orman Bakanı Veysel Eroğlu'na, "Türk kadını evinin süsüdür" diyen Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e ve AKP'nin kadın düşmanı politikalarına karşı isyandaydılar aslında.

Gezi'ye feminist müdahale!

Gezi'de barikatların başında olan kadınlar çevrelerindeki erkek direnişçileri de etkilemeden duramadılar. Erkek egemen sistem sloganlara da yansıyordu ve "Küfürle değil inatla diren" sloganı feministler tarafından bu dönemde üretilerek öne çıkarıldı.

O dönem alanda olan feministlerden Mehtap Doğan, süreci anlattığı bir yazısında, Gezi'nin kadın direnişi boyutunu şu cümlelerle kaleme aldı: "4 Haziran'da 'Boyanı kap gel' çağrısı yapan kadınlar Taksim'de toplanarak cinsiyetçi ve homofobik yazıları sprey boyalarla kapattılar… Bu eylemden dört gün sonra kadınlar, Gezi Parkı'nda küfür atölyesi organize ederek kadınların bedenlerini ve cinselliğini hedef alan küfürleri nasıl tersine çeviririz, bununla nasıl mücadele ederiz sorularına yanıt aradılar.

Gezi Parkı'nda örgütlenmek, atölyeler yapmak, cinsiyetçi küfürlere, tacizlere engel olmak, kadınların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan ve isteyen her kadının kullanabileceği 'mor' bir çadırımız da vardı. Dövizlerle kaplanan ve üzerinde 'Tayyipsiz, tacizsiz hava sahası' yazan bu çadırda toplantılar yapıldı, atölyeler düzenlendi, halaylar çekildi, şarkılar söylendi, sloganlar atıldı, broşürler, dergiler dağıtıldı…

Asıl büyük yürüyüş ise 8 Haziran Cumartesi günü gerçekleştirildi. Saat 14.00'de, Galatasaray Meydanı'nda toplanan 5 binin üzerinde kadın, tavalarla, tencerelerle, davullarla, zillerle ses çıkartarak Gezi'ye kadar yürüdü. Kürtaj yasası, ucuz iş gücü, AVM yapımları ile ilgili mesajların verildiği üç ayrı oturma eyleminin yapıldığı yürüyüş yaklaşık iki saat sürdü."

Mücadele devam ediyor…

Gezi Direnişinin üzerinden 3 yıl geçti. Bu üç yıl içerisinde, iktidarın kadınlara karşı söylemleri değişmediği gibi, şiddet de artarak yükseldi. Buna karşın Gezi'de mayalanan kadın direnişi özsavunma tartışmaları ile yeni bir sürece girdi. Üç yıl içerisinde Gezi'nin eko-feminist kimliği kimi zaman Yırca'da ağaçlara sarılan kadınlar olarak karşımıza çıktı kimi zaman "Devlet kim?" diyerek Yeşil Yol'a karşı çıkan Havva anne olarak. Kadınların "Tayyipsiz ve tacizsiz hava sahası" mücadelesi ise hala devam ediyor.

(ck/dk)