Kadınlar şiddete ve cinsiyetçiliğe karşı vicdani reddini açıklıyor

09:00

JINHA

AMED - Kürdistan'da soykırım saldırılarının ardından vicdani reddini açıklayanların arttığını belirten Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Merve Arkun, kadınların da zorunlu askerlik, cinsiyetçilik, erkek egemenliği, taciz, tecavüz, şiddete ve militarizme karşı vicdani retlerini açıkladıklarını söyledi.

Eril zihniyetin yarattığı savaş, tahakküm, talan, yıkım, katliam, kadın bedenine işkenceye karşı kadınlar vicdani reddini açıklıyor. Son olarak önceki gün İstanbul'da 6 kadın vicdani reddini açıklayarak, Kürdistan'daki soykırım saldırılarına da dikkat çekti. 2011 yılında reddini açıklayan Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Merve Arkun, vicdani ret hakkına yaşanan savaşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'de vicdani ret hareketinin 1989 yılından bu yana sürdüğünü aktaran Merve, ilk vicdani retçi olan Tayfun Gönül'ün ardından vicdani reddin birçok farklı yerde, farklı gruplarda tartışılmaya başlandığını söyledi. 1990'lı yıllarda İzmir'de kurulan Savaş Karşıtları Derneği'nin çalışmalarıyla, vicdani ret mücadelesinin görünürlüğünün oldukça arttığını ifade eden Merve, bu süre zarfında birçok kişinin farklı gerekçelerle vicdani retlerini açıklamaya devam ettiğini kaydetti.

'Savaşın kaynaklarının kuruması için çalışıyoruz'

Barış İçin Vicdani Ret Platformu'nun da vicdani ret hareketinin toplumsallaşması açısından oldukça etkili olduğunun altını çizen Merve, "2013 yılına kadar coğrafyanın birçok noktasında, Kürdistan'ın farklı illerinde yürüttüğümüz çalışmalar ile birçok kişinin bu haktan haberdar olmasına ve vicdani reddini açıklamaya yönelik bir zemin oluşturduk. 2013 yılında Vicdani Ret Derneği'nin kurulmasıyla da ilk kez spesifik olarak vicdani ret hakkı zemininde buluşmuş bir dernek olarak çalışmaya başladık. O günden bu yana da daha fazla insanın vicdani reddini açıklaması, savaşın kaynaklarını kurutması için çalışıyoruz" diye konuştu.

'Birliklerini terk etmek isteyenlerin sayısı arttı'

Merve, özellikle Kürdistan'da devletin sürdürdüğü operasyonların, işgal politikalarının ve katliamların karşısında vicdani reddin, barışı inşa edebilmenin en aktif yollardan olduğuna vurgu yaptı. Merve, "Ağustos ayından bu yana giderek tırmandırılan savaşla birlikte, dernek olarak yaptığımız çalışmalarda, vicdani retçilerin sayısında belirgin bir artış gözlemliyoruz. Birliklerini terk etmek isteyenlerin ya da terk edenlerin yaptığı başvurularda da bir artış söz konusu. Tüm bu örnekler de vicdani reddin savaşa karşı olan etkisini gösteriyor" diye belirtti.

'Vicdani ret bir haktır'
Bugüne kadar süren mücadelede birçok vicdani retçinin tutsak edildiğine dikkat çeken Merve, tüm baskılara rağmen önceki dönemlere nazaran vicdani retçilerin daha örgütlü ve görünür olduklarından dolayı baskıların etkili olamadığını söyledi. Vicdani reddin insani bir hak olduğunu ifade eden Merve "Kimsenin zorla asker yapılamayacağı gerçeği bizim güçlü dayanışmamızın bir örneği olarak, daha görünür oldu" dedi.

'Kadınlar vicdani rette aktif özne olarak yerini almalıdır'

Kadınların savaşın kenarında olmadığını aksine tam ortasında olduğunu vurgulayan Merve, kadınların vicdani rette aktif bir özne olarak yerini aldığını söyledi. Merve, "Kadınlar yalnızca zorunlu askerliğe karşı değil, cinsiyetçiliğe, erkek egemenliğine, tacize, tecavüze, şiddete ve bunların hepsinin bütününde olan militarizme karşı bir anti militarist mücadele örgütlü yor ve vicdani retlerini açıklıyor. Herkesi, savaşın insan kaynaklarını kurutmak, savaşa karşı barışı inşa etmek için devletlerin savaşlarını reddetmeye, vicdani retlerini açıklamaya çağırıyorum" diye konuştu.

(be-şa/gc)