AÜ’lü kadınlar: Ortak direniş hattı ile saldırılar kırılabilir

09:01

JINHA

ANKARA - Devlet eliyle başlatılan savaş Türkiye metrepollerinde ise faşizan ve ırkçı saldırılar ile devam ediyor. Sol, sosyalist, devrimci, yurtsever öğrencilerin çoğunlukta olduğu Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsüne yönelik devlet baskısına ve ırkçı faşist saldırılara ilişkin konuşan kadın öğrenciler, birliktelik ve ortak mücadele çağrısında bulunarak, “Bu saldırılara karşı birlikte bir mücadele hattı örgütlenmesi gerekir. Ortak bir direniş hattının örgütlenmesi durumunda bu saldırıların kırılabileceğini düşünüyoruz”dedi.

Kürdistan’da devlet eliyle başlatılan savaş ve çatışmalı ortam Türkiye metropollerine faşizm, ırkçı saldırılar ve baskı olarak yansıyor. 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra başlatılan savaş konsepti ile Kürdistan illerine hareket eden otobüsler taşlanmış, HDP Genel Merkezi ve il örgütleri yakılmış ve birçok ilde Kürt halkı linç girişimleri ile karşı karşıya kalmıştı. Kürdistan’daki savaşın giderek şiddetlenmesi ile bu faşizan tutum ve ırkçı saldırılar okullara ve üniversitelere kadar yayıldı.

Geçtiğimiz günlerde bir ortaokul öğrencisi sarı, kırmızı, yeşil bileklik taktığı için linç edilirken, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyan Kürt ve Arap iki öğrenci de ellerinde palalı, silahlı faşistlerce saldırıya uğradı. Konuya ilişkin konuşan Ankara Üniversitesi öğrencileri ise bu saldırılar ve baskılar karşısında tüm öğrecileri mücadeleye çağırdı.

‘Kürdistan’daki savaşın etkilerini üniversitemizde görebiliyoruz’

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Ayşe Dayıoğlu, “Kürdistan’da Kürt halkına yönelik topyekûn bir savaş var. Biz bu savaşın etkilerini büyük şehirlerde, metropollerde, üniversitemizde görebiliyoruz. Cebeci Kampüsü her zaman sol, sosyalist, özgürlükçü öğrencilerin yeri olmuştur ve hala da öğledir” diyerek, Kürdistan’da artan savaş ile beraber kampüslerinde de baskı ve saldırıyı yaşadıklarını belirtti. Ellerinde silahlarla, palalarla faşist, gerici ve ırkçıların okula rahatlıkla girebildiklerini belirten Ayşei “Okulun ilk dönemlerinde kimlik kontrolleri yapılmaya başlandığında bu kimlik kontrollerininn biz devrimci öğrencilere yönelik olduğunu biliyorduk” diye konuştu.

‘Birliktelik sağlanmazsa kutuplaşma çok rahat olur’

İletişim Fakültesi son sınıf öğrencisi Gönül Halis ise, bu saldırıların bir arada yaşayan halklara karşı uygulanan bir yıldırma politikası olduğunu vurgulayarak, “Bu saldırılar karşısında halklar bir arada ve birlik olmalılar. Birlikte mücadele etmeliler. Çünkü böylesi bir devlet aygıtı karşısında birlik olunmadığı takdirde tüm güçler kullanılacaktır” dedi. Gönül, kendi okullarına kimliksiz dahi giremediklerini belirtirken, ellerinde silahlar, palalar olan insanların çok rahat bir şekilde kantine kadar giderek arkadaşlarını yaralayabildiklerini vurguladı. Bu saldırılar ve baskılar karşısında birlikte mücadele edilmesi çağrısında bulunan Gönül, birlikteliğin sağlanmadığı koşullarda kutuplaştırmanın çok rahat bir şekilde yapılabileceğine değindi.

‘Hala diz çöktürülmüş değiliz’

Kürdistan’da devlet eliyle fiili bir savaş yürütülürkenTürkiye metropolleirnde bu savaşa tepkisiz kalınması ve insanların sokağa çıkmaması ve bir araya gelememesi için de aynı devlet eliyle bombalar patlatıldığına dikkat çeken Kaldıraç okuru Duygu Doğan, “Ama görüldüğü üzere hala diz çöktürülmüş değiliz. Okullar hala tam anlamıyla geri çektirilmiş durumda değil. Bu saldırılara karşı birlikte bir mücadele hattı örgütlenmesi gerekir. Ortak bir direiş hattının örgütlenmesi durumunda bu saldırıların kırılabileceğini düşünüyoruz” dedi.

(de/sy)