Tanrıçaların buluşma ayı Haziran

09:09

JINHA

HABER MERKEZİ - Gulan, Zilan, Sema, aşk, özgürlük, yaşam ve değerlere tutku derecesinde bağlılıkları ile Haziran ayını daha anlamlı ve yaşanılır kılan mücadeleci kadınlardı. Üç kadının yaşamı ve eylemleri; insanlığın makûs tarihinin, Kürdün tarihinin yeniden yazılması ve geleceğin inşasıydı. Bu kadınların duruşunun toplamı 1 Haziran hamlesi ile vücut buldu ve iç ve dış tasfiyeciliğe karşı "Nasıl yaşamalı?" sorusuna verilen cevap oldu.

Yaşanılan zamanı ve yaşamı anlamlandırmak anlam gücüne ulaşmak hakikatin kendisidir. Anı anlamlı yaşamak ve hakkını vermekte hakikate ulaştırır, bu da özgürlük zamanıdır. Gulan, Zilan, Sema bu üç kadın hakikat savaşçısı da özgürlük zamanları için büyük bedel, fedakârlık ve yoğun emek ve çaba gerçekleştirmiştir. Öyle bir gerçekleşme anıdır ki bu, ne ilk ne de son olur ki kendi ardıllarını sürekli oluşturur. Sözün pek değer ifade etmediği, anlamsızlaştığı böylesi bir zamanda, anlam gücü olan hakikat, eylemle kendi ifadesini bulmaktadır. Haziran zamanını da anlamlı ve yaşanılır kılan, eylemsel ifade gücü ile kendini anlamlandıran üç kadını anlamak için yaşanılanı kendi zamanına göre anlatmak ve zamanın sırlı olan oluşturma özelliği ile ele almalı ve geleceğe ne bıraktıklarını bilmeliyiz. Üç kadının üç direniş ruhunun yaşadığı aşk, özgürlük, yaşam ve değerlere bağlılık tutkuları, onları büyük bir aşkla mücadeleye ve eyleme sürükledi. İnsanlığın makûs tarihinin, Kürdün tarihinin yeniden yazılması ve geleceğin inşasıydı bu. Bu tarih kalemle defterlere yazılmazken, her anında dökülen kanlar, yanan bedenler ve patlayan canlarla insanlığın yüreklerine nakşedildi. Bu tarihin inşasının devam ruhu tasfiyeciliğe karşı dik durma olarak adlandırılan 1 Haziran hamlesinde yaratılmıştır. Üç kadının direniş ruhu 1 Haziran hamlesinin ruhuna işleyerek can buldu.

Bir manifesto ve özgürlük çağrısı: Zilan

Bundan 20 yıl önce Dersim'de bir direniş çığlığı duyuldu, sömürgeciliğinin temsiliyetine karşı. "Kürt halkının özgürlüğü için bu eylemi gerçekleştiriyorum. Bu eylemde halkımdan aldığım moral ve güçle düşman üzerine yürüyeceğim. Partimiz PKK'ye, Başkan Apo'ya, direnişçilerimize, dağlarda savaşan yoldaşlarımıza bağlılığın gereği olarak eylemi gerçekleştireceğim. Tüm dünyaya haykırıyorum. Duyun artık, gözünüzü açın." Bu sözler 1996 yılının 30 Haziran'ında Dersim'in kendi geçmiş direniş geleneğine yaraşır biçimde, tarihe yeni bir sayfa açan Zilan'a (Zeynep Kınacı) ait. Zilan'ın eylemi tüm gerici zihniyet ve ruhların beyninde, yüreğinde patlayan bir çığlık olmak kadar, kendi halkının çocuklarında da yeni bir umut ışığı ve cesaret kaynağı oluşturdu.

Kürdistan'ın isyan öncüleri olarak teslim olmayıp saç örüklerini birbirine bağlayıp kendilerini uçurumlardan atan fedai kadınların öyküsü ve daha niceleri. Bugün Kürdistan'da kendini bu direniş odağına dayandıran Kürt Özgürlük Hareketinin gerçeğiyle ise, gerillalaşan Kürt kadını ve fedaileşen Zilan, Sema ve Gulan'lar.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ise şunları söylüyor: "Zilan bir manifestodur. Özgürlük çağrısıdır."

Zilan, kadın özgürlük mücadelesini kadın kurtuluş ideolojisine kavuşturarak, kadının mücadelesinde ileri sıçramayı gerçekleştirdi. Her büyük eylem kendi ardıllarını oluşturma özelliğinde görüldüğü gibi Zilan'da kendi ardıllarını oluşturdu.

Anka kuşu gibi küllerinden kendini yarattı… Sema

Zilan'ın ardından 2 yıl sonra Sema Yüce'nin sesi duyuldu, kadın özgürlük tarihinde. Sema, zindanlardan Zilan'ın özgürlük çağrısına eylemiyle somut cevap oluşturdu ve 1998 yılı 17 Haziran'da yaşamını yitirdi. "Ax ben yanayım, ben atom parçaları olayım, ben özgürlük ve inancın bilincin olayım; ben saçlarında tel tel olmuş güneş ışınları olayım Zilan'ın; ben bütün bir ülkemin nefes alış-verişi olan Başkan Apo olayım ve ben Zilan, Zilan'ın omuzlarıma bıraktığı bir çift göz olayım…" diyen Sema, Abdullah Öcalan'ın Zilan'ı bir manifesto olarak kadın kurtuluş ideolojisi ile somutlaştırdığı 8 Mart 1998 konuşmalarını dinlerken, kadın özgürlük mücadelesinin Kürt ulusal mücadelesine ve insanlığa kazandıracağı, öncülük rolü oynayacağı gerçeğinden yola çıkarak "beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart'tan 21 Mart'a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum" sözlerinin ardından eylemini gerçekleştirdi.

Sema'nın bedenini ateşe vererek, Anka kuşu gibi küllerinden yeniden yaratılmanın bir efsane olmadığını, esasta yaşanıldığını ve hakikat olduğunu ortaya koydu adeta. Sema'nın eylemi kendi küllerinden yeniden yaratılma anlamını içeriyordu.

Sema bıraktığı mektubunda şunları söyledi: "Nasıl ki gökyüzünde iki güneş yoksa ve olmayacaksa, bir insan için, özgürleşmek isteyen bir kadın için, iki yaşam seçeneği, iki moral merkez olamaz. Bu satırları yazdığım AN, kendimde düşünsel, moral ve yaşamsal açıdan Başkan APO'yu tek merkez haline getirdiğim, kendimdeki tüm iç engelleri aştığım AN'dır."

Komplocu güçlerin ardından yarattığı ardıllarla Gulan…

Tarih 7 Haziran 2002'yi gösterdiğinde Gulan (Filiz Yerlikaya) çıktı direniş sahnesine. Gulan da Zilan ve Sema'ların izinde yürümeye ant içmiş, bu fedai kadınları bir çizgi olarak ele alarak, fedai çizgisinin kendisini kurumlaştırması ve örgütlemesi gereğine inanarak bunun mücadelesini geliştirerek pratik çabalar içerisinde olmuştu. 7 Haziran'da katledilmesine ilişkin mücadele arkadaşları tarafından yayınlanan yazıda şu ifadelere yer verildi: "Gulan'ın öncülüğünde, 'Fedailik APO'culuğun yaşayan özüdür' şiarıyla bir sistem olarak örgütlenip kurumlaşmıştır. Gulan yoldaş, Önder APO'nun birebir eğitimini görmüş ve ondan öğrendikleriyle mücadelenin en zor pratik sahalarında pratik yürütmüş ve savaşta öncü komutan rolünü oynamıştır. Gulan yoldaşta öne çıkan sorumluluk duygusu ve iç-dış gericiliğe karşı tereddütsüzce mücadele etme azmi, kararlılığı ile yürüttüğü mücadeleyi zafere ulaştırma inancı ve coşkusu temel belirgin yanları olmuştur. Kürt özgürlük hareketimize karşı iç ve dış saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde içte güvensizlik, inanç sarsılması, kadrolarda tereddüt, ikirciklik yaratarak özgürlük hareketimizi tasfiye etmek isteyen komplocu güçler bilinçli olarak Gulan arkadaşı hedeflemişlerdi. Çünkü Gulan, mücadelesindeki keskinliği ve duruşuyla bu komplocu güçlerin planlarını engelleme rolünü oynamaktaydı. Bunu gören bu güçler 7 Haziran 2002'de çok vahşi yöntemlerle Gulan arkadaşımızı katlederek, Gulan arkadaşımız şahadete ulaştı. Kuşkusuz bekledikleri sonucu göremediler. Gulan arkadaş çevresinde oluşturduğu güven ve öğreticiliğiyle kendi ardıllarını oluşturmuştu. Onun çabaları ve öncülüğünde yürütülen fedai kurumlaşmamızda onlarca arkadaşımızın pratikleşmesi ve Erdal, Dengtav, Harun'ların dönem gerekliliklerine göre geliştirdikleri fedai eylemlerinin bir yanı da Gulan arkadaş'ın şahadetine cevap oluşturma istemleridir aynı zamanda."

Üç kadının direniş ruhuyla 1 Haziran hamlesi

Tarih tesadüf değil gerçeklerin birleşmesine ve anlamlandırılmasına dayanır. Her üç kadının fedai duruş ve direniş ruhunun yansıması ise 1 Haziran 2004 hamlesinde can buldu. "Tasfiyeciliğe karşı duruşun adı" olarak belirtilen 1 Haziran hamlesi, kendilerinden önceki çeliklerden su içercesine tarihe geçerken sadece Zilan'ın, Gulan'ın Sema'nın değil tüm kadınların ve direnişçilerin ruhuyla hareket aldı.

Kilometre taşları iç ve dış tasfiyeciliğe fedaice duranların yeri olan Kürt Özgürlük Hareketi tamda bu anlam üzerinden 1 Haziran hamlesine ilişkin şu belirlemeyi yaptı: "1 Haziran hamlesi en başta içimizdeki düşmanı yenen bir hamledir, provakatif tasfiyeci eğilimi yenilgiye uğratan hamledir. 1 Haziran siyasi-askeri bakımdan çok etkili olduğu kadar, hareket içinde her türlü provokatif, tasfiyeci, ihanetçi, işbirlikçi eğilime karşı Apocu çizginin zaferinin ilan edildiği bir hamledir. Bir yönüyle yeni bir partileşme hamlesinin direniş temelinde başlatılmasını, Önderlik çizgisinde yeniden bir partileşme sürecinin başlatılmasını ifade ettiği gibi, diğer yönüyle ve esas olarak Kürdistan'da ve hareket üzerinde Apocu çizginin kazandığı yeni zaferin ilan edilmesidir. Bugüne kadar hamleyi devam ettiren, hareketi ayakta tutan çok yönlü gelişme ve kazanım yaratılmasını sağlayan gerçeklikte aslında budur."

(dk/fk)