İHD: AFAD ve tüm sorumlular yargılanmalı
17:06
JINHA
DÎLOK - İHD Antep Şubesi Nizip AFAD kampında çocukların cinsel istismara maruz kalmasına ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. İHD Şube Eşbaşkanı Ahmet Hartavi, "Kanaatimizce kamuoyundan gizlenmesi amacı ile dava tıpkı Ensar olayında olduğu gibi seri bir şekilde sonuçlandırılmıştır. Dosyada sadece bir sanık yargılanmıştır. Oysa ki çadır kentten sorumlu olan müdürlerin, şeflerinde ve diğer sorumluların dahil olması gerekirdi. Diğer kişilerin isimleri kamuoyuna deşifre edilmeli" dedi.
İHD Antep Şubesi, Nizip'teki AFAD mülteci kampında çocuklara cinsel istismara ilişkin rapor hazırladı. Rapor dernek binasında düzenlenen toplantıyla basına açıklandı. Şube Eşbaşkanı Ahmet Hartavi raporda yer alan bilgilere paylaşarak, 2015 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında Nizip çadırkente yaşları 9 ile 15 arasında değişin 18 çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını söyledi. Cinsel istismarın bir avukatın davayı tesadüfen öğrenip bildirmesi ile öğrenildiğini, dava devam ederken öğrendiklerini ifade eden Ahmet şu bilgileri verdi:
"Sanık Erdal Elmas ifadesinde çocuklardan sadece birine cinsel istismarda bulunduğunu kabul etmiş ancak bunu 'çocuğun istediği doğrultusunda' yaptığını belirtmiştir. Diğer mağdur çocukları çadır kentte çalıştığından dolayı tanıdığını ve onlar ile herhangi bir cinsel istismarda bulunmadığını belirtmiştir. Sanık 05 Eylül 2015 tarihinden itibaren tutuklu bulunmaktadır. Bir tanık ve iki mağdur çocuk aileler ile birlikte çadırkenti terk etmişlerdir. Tanık ve mağdur çocuklardan birisi kardeştir. Bu nedenle duruşmalara katılmamışlardır. Yerleri bilinmiyor."
Kameralar arızalanmış!
Çadırkente ait kamera kayıtlarının mahkeme tarafından istendiğini belirten Ahmet, "Gelen cevapta 30 hareketli 55 sabit kamera bulunuyor. Fakat bu kameralardan 8 adet hareketli 6 adet kameranın arızalı olduğu olayın olduğu, bölgede arızalı kameralar bölgesinde olduğu belirtilmiştir" dedi.
'Çocuklar kaygılı ve çekingenler'
Adli görüşmeci değerlendirme raporlarına göre çocukların yaşadıklarından kaynaklı psiko-sosyal açıdan desteğe ihtiyaç duyduklarını belirten Ahmet, "Çocuklar genel olarak kaygılı ve çekingenler. Çocukların eksik anlattığı bir şeyler olduğu şüphesi var" bilgisini verdi.
'İdareciler de cinsel istismarda bulundu'
Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada sanığa 108 yıl hüküm verildiğini ifade eden Ahmet, sanık Erdal Elmas'ın yazılı olarak verdiği savunmada çadırkentte idarecilerin ve başka çalışanların da çocuklara cinsel istismarda bulunduğunu ifade ettiğini belirten Ahmet, bunun üzerine suç duyurusunda bulunulduğunu kaydetti.
'Ensar gibi seri bir şekilde sonuçlandırıldı'
Davanın takipçisi olacaklarını belirten Ahmet, rapora ilişkin görüşlerini şöyle aktardı: "Dosya tarafımca 5'inci duruşma bittikten sonra öğrenilmiştir. Ve 6'ncı duruşmada müdahillik talebimizi ilettik ve kabul görünmedi. Bunun üzerine 7'nci duruşma tarihi 3 gün sonraya verildi. Ve dava sonuçlandı. Kanaatimizce kamuoyundan gizlenmesi amacı ile dava tıpkı Ensar olayında olduğu gibi seri bir şekilde sonuçlandırılmıştır. Dosyada sadece bir sanık yargılanmıştır ve cezalandırılmıştır. Oysa ki çadırkentten sorumlu olan müdürlerin, şeflerin de ve diğer sorumluların dahil olması gerekirdi. Örneğini çok gördüğümüz Türkiye'de bu dava sırasında da karşımıza çıkmıştır. Bahsi geçen cinsel istismar olayına sadece sanık Erdal Elmas'ın sorumlu olması söz konusu olamaz."
'Diğer kişilerin isimleri kamuoyuna deşifre edilmeli'
Erdal Elmas'a yardım eden ve ona göz yuman başka çalışanların da olduğunun altını çizen Ahmet , sanığın yazılı savunmasında da söz konusu kişilerin isimlerini verdiğini kaydetti. Bu isimlerin kamuoyuna deşifre edilmesi gerektiğinin altını çizen Ahmet , "Davaya müdahillik talebi edilen AFAD, dosyada sanık olması gerekirken mağdur sıfatını almıştır. Ve bu olaydan dolayı AFAD görevlilerinden herhangi bir açıklama kamuoyuna yansımamıştır. Özel güvenlik şirketi NRC'nin olay bölgesindeki kameralarının tamamının bozuk olması, çadırkentlerin STK'ların gözlemine kapalı olması alıkonularak mahkemeye getirilmesi kararına rağmen 3 çocuğun çadırkentten firar ettiğine dair tutanakların olması; çadırkentte güvenlik zaafiyetinin olduğunu göstermektedir. Bu olayın tesadüfen açığa çıkması ve kısa sürede sonuçlanmasıyla benzer olayların yaşanmış olabileceği akla gelmektedir. Suriyeli mültecilerin il dışına çıkışları mülki amirlerce onaylanması gerekmektedir. Buna rağmen çocuklar ile birlikte iki ailenin kayıp olması ailelerin yaşamlarına ilişkin bizi kaygılandırmaktadır" diye konuştu.
(pz/gc)