'Medyada heteronormatif, cinsiyetçi, eril ve militarist bir yapı mevcut'

19:03

JINHA

ANKARA - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 'Kadına karşı şiddet, hukuk ve medyadaki eril dil ve yargı pratikleri' paneli düzenlendi. Medyadaki eril dil ve cinsiyetçiliğe dikkat çeken JINHA editörü Sibel Yükler, "Medyada hegemonik erkekliğin yanında heteronormatif, cinsiyetçi, eril ve militarist bir yapı mevcut" dedi.


Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde "Kadına Karşı Şiddet, Hukuk ve Medyadaki Eril Dil ve Yargı Pratikleri" konulu panel düzenledi. Panelde konuşmacı olarak JINHA editörü Sibel Yükler, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Eylem Ümit Atılgan, ÖHD üyesi avukat Ceren Şimşek ve İstanbul Kadın Avukatlar Dayanışması'ndan Ezgi Duman yer aldı.

'Normlar ve mahkeme dizaynı da eril'

Panelde ilk konuşmayı yapan akademisyen Eylem Ümit Atılgan, saha araştırması olarak hakim ve savcıların zihniyet çalışmaları üzerinde çalıştığını belirterek hukuk kültürüne değindi. Hukukun yapısının ciddi bir erillikle oluştuğunu vurgulayan Eylem, "Hukuk kültürünün erilliği, normları ve mahkemenin dizaynını da içine alıyor" dedi.

'Yargı erkeğin başka çaresinin kalmadığını düşünüyor'

'Haksız tahrik' indirimleri ve verilen yargı kararlarını derlediğini belirten Eylem "Bir erkeğe 'ne biçim erkek' denmesi durumunda erkek cinayet işlediğinde 'haksız tahrik' indirimi alabiliyor. Ama bir kadına, 'Ne biçim kadınsın sen' denmesi bırakın haksız tahrik sebebini hakaret olarak bile sayılmıyor. Mahkeme,'Ne biçim kadın sen ' diyen erkeğin tutumunu kaba tabir olarak değerlendirirken, 'ne biçim erkeksi' 'sende erkek misin', 'erkek misin', 'erkeksen', 'adamsan', 'erkek ol' gibi tabirlerini erkek için haklı öldürme sebepleri olarak değerlendiriyor. Çünkü bunu erkekliğe büyük bir saldırı olarak görüyor. Bu saldırı karşısında da ispat yükümlülüğünün doğduğunu varsayıyor ve erkeğin başka çaresinin kalmadığını düşünüyor " şeklinde konuştu.

'Medya hegemonik ve heteronormatif'

JINHA editörü Sibel Yükler de medyadaki erilliğe dikkat çeken bir sunum yaptı. Çoğu gazetede kadınların görünür olmadığını vurgulayan Sibel, Türkiye'de sadece 7 gazetede kadın yazı işleri müdürü olduğunu söyledi. Medyada hegemonik bir erkekliğin söz konusu olduğunu vurgulayan Sibel, "Hegemonik erkekliğin yanında heteronormatif, cinsiyetçi, eril ve militarist bir yapı mevcut" dedi.

Cinsiyetçi ve eril haber başlıklarından örnekler sunan Sibel, kadına yönelik cinsel saldırı haberlerinde kadınının pornografik bir şekilde verildiğini belirterek "Tecavüze uğramış bir kadın seks malzemesi haline getiriliyor. Tecavüzden seks olarak bahsediliyor. Tecavüzün bir cinsel şiddet olduğu göz ardı ediliyor. İstismar haberlerinde kadının isteği dışında tüm ayrıntılar verilerek mağdur ediliyor" şeklinde konuştu.

'Tacize uğramayan kadın var mı?'

İstanbul Kadın Avukatlar Dayanışma Derneği'nden Ezgi Ünsal da şiddetin sadece bir sınıfa ve kökene indirgendiğini belirterek, bunun bir yanılsama olduğuna dikkat çekti. "Özgecan'da olduğu gibi şiddeti sadece alt kültürden gelen insanların gerçekleştirdiğine dair bir yanılsama var" diyen Ezgi, "Hayatı boyunca, sokakta, işte, evde, çalıştıkları yerde sözlü ve fiziksel şiddete uğramayan kadın var mı" diye sordu.
Kadın Avukatlar Dayanışma Derneği'nin bir gereksinim sonucu oluştuğunun altını çizen Ezgi "Biz kadın avukatlar olarak da şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyoruz" dedi.

'Kararlar eril bir kodlama ile oluşturuluyor'

ÖHD üyesi Ceren Şimşek ise kadın cinayetlerinde yargının verdiği kararları değerlendirdi. Kadınlara şiddet gördüğü yakını tarafından 'koruma kararı' verilse bile bu kararın uygulanmadığını dile getiren Ceren "Kanun metni gerekçesiz olarak yazılıp karar veriliyor" dedi. Eril bir kodlama ile kararların verildiğine dikkat çeken Ceren, geçtiğimiz yıl evlenme teklifini kabul etmediği bahanesiyle katledilen Hatice Kaçmaz'ı hatırlattı.

(he/gc)