Kadınlar kuluçka makinesi değil!

09:09

JINHA

WAN - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kadının bedenine yönelik cinsiyetçi söylemlerinin, Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından desteklenmesine tepki gösteren Vanlı kadınlar, "Kadınların yatak odasına kadar giren cinsiyetçi söylemleri asla kabul etmiyoruz. Kadınların bulunduğu tüm alanlarda bu tür söylemlere tepki göstermesi gerekiyor. Kadınlar birer kuluçka makinesi değiller" dedi.

Son dönemlerde Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan'ın "Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içinde olamaz" sözlerini destekleyen ve akabinde Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "Nüfus planlaması ya da doğum kontrolü lafı artık tarihe karışmıştır. Sezaryen doğuma gücüm yettiğince mani olacağım" şeklindeki cinsiyetçi sözlerine yönelik tepkiler büyüyor. Türkiye'nin birçok kentinde kadın ve kadın savunucuları tarafından bu söylemler tepkiyle karşılanırken, Vanlı kadınlar ise bu söylemleri asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Kongreya Jinên Azad (KJA) aktivisti Rojbin Bor, bu tür söylemlerin kadınların "yatak odasını" bile konu aldığını belirterek, bu konuda kadından başka kimsenin söz hakkı olmadığını ifade etti.

'Kadınlar tepki göstermeli'

Rojbin, Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı'nın cinsiyetçi söylemlerini asla kabul etmeyeceklerini ve bu söylemlere yönelik kadınların bulunduğu her alanda direnişi yükseltmeleri gerektiğini dile getirdi. Söylemlerin insanların yatak odasına kadar varan bir nitelikte olduğunu kaydeden Rojbin, kadının kaç çocuk doğurması gerektiğine kadının dışında hiç kimsenin söz hakkı olmadığının altını çizdi. Kadının özgür bir iradesinin olduğunu hatırlatan Rojbin, "Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı olarak bu ülkenin en üst düzeyde temsilcileri olabilirler, fakat kadının anayasal hakları olarak kadın kaç çocuk doğurması gerektiğine ya da sezaryen yapıp yapmama konusuna yalnızca kadın karar verebilir" dedi.

'Müslüman kadının hiçbir hakkı yok mu?'

Van Kadın Derneği (VAKAD) aktivisti Serap Özünver ise, kadın haklarına dair yasaların var olduğunu ancak bu yasaların uygulanmadığını söyleyerek, bu şekilde kadınların sömürüldüğüne işaret etti. Serap, Cumhurbaşkanı'nın kadın haklarını tanımama boyutuyla günden güne cinsiyetçi söylemleri artırdığını söyledi. Serap, Cumhurbaşkanı'nın son olarak "Hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içinde olamaz" sözleriyle daha çok bu ihlallerin Müslüman kadınlara yönelik meşrulaştığına işaret etti. Serap, "Bu ülkede Müslüman kadınların kendilerine yönelik bu hak ihlallerine itiraz etme hakkı yok mu" diye tepki gösterdi. Kadınların bir arada hareket ederek, bu tür söylemler karşısında mücadele edebileceklerini belirten Serap, ayrıca tüm kadınların bu sözlere tepki göstermesi gerektiğine yönelik çağrıda bulundu.

'Bu söylemleri asla kabul etmiyorum'

Sosyolog Zozan Karaoğlan da, AKP'nin 14 yıllık iktidarı boyunca kadın hakları boyutuyla hep kadına yönelik cinsiyetçi söylemlerinin arttığını belirtti. İktidar zihniyetinin kadını sürekli bir tehlike olarak gördüğünü söyleyen Zozan, "Dünyanın hiçbir yerinde ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından kadına yönelik bu tür söylemler söylenmez. Bu söylemler kadının haklarına, kadının bedenine bir saldırıdır. Bu tür söylemler karşısında sokaktaki kadından tutalım meclisteki kadına kadar herkes bu tür söylemlere karşı tepki göstermelidir" dedi.

'Kaç çocuk doğuracağıma kimse karar veremez'

Selma Aydın ise bir kadın olarak, anne olarak hiç kimsenin kadına yönelik bu tür cinsiyetçi söylemleri söylememesi gerektiğini belirtti. Selma, "Öncelikle Cumhurbaşkanı'nın ve Sağlık Bakanı'nın kadın haklarını ihlal eden bu söylemlerini kabul etmiyorum. Ben kürdüm Müslüman'ım. Değil Cumhurbaşkanı hiç kimse benim kaç çocuk doğuracağıma karışamaz. Kadınlar birer kuluçka makinesi değiller. Ben çocuğu dünyaya getirirken kendi yaşamım buna el veriyor mu? Sağlık durumum buna elverişlimi? Tüm bunlara durumum el veriyorsa ben ona göre karar verip çocuk doğururum. Buna hiç kimse karar veremez" diyerek tepkisini dile getirdi.

(htk/dc/dk)