'Memleket bizim neden bırakalım?'
09:01
JINHA
MÊRDÎN - 90'lı yıllarda köyleri yakılınca Nusaybin'e bugün ise Nusaybin'in yakılıp yıkılması üzerine Mardin'e göçertilen Şükriye Doğan "Ev bizim evimiz, memleket bizim memleketimiz, niye bırakalım?" diye soruyor.
Mardin'in Nusaybin ilçesinde soykırım saldırılarından dolayı göçertilen yurttaşlar, yasakla birlikte Mardin ve çevre köylerde yaşamlarını devam ettirse de bir an önce yasağın evlerine dönmeyi bekliyor. 90'lı yıllarda yakılan köyünden Nusaybin'e göç eden ancak yasakla birlikte bu kez Mardin'e göçertilen Şükriye Doğan da yasağın kalkmasını bekliyor.
'Perdeyi dahi kıpırdatamıyorduk'
Kuşatmanın olduğu sırada Nusaybin'de yaşadıklarını anlatan Şükriye, "Tank, top sesleri geliyordu. Dışarıya bakmak için perdeyi aralamamla saldırıya geçmeleri bir oldu. Neden 'bize baktınız' diyerek saldırdılar. Bombalar bir o tarafa bir bu tarafa çarpıyordu. Evimizin karşısındaki keskin nişancı değişmeyene kadar diğer odaya geçmeye cesaret edemiyorduk. Mutfakta uyuyorduk. Daha sonrasında eve saldırdılar. Eşim görme engelli olduğu için yaralandı. Burada bizi öldürüyorlar, eve esir ediyorlar sonra da bir iki saatlik dışarı çıkma izni veriyorlar. 'Gidin buradan, sizi görmeyelim' diyorlardı" diyor.
'Evimizden zorla çıkarttılar'
Nusaybin'den çıkmadan önceki günün akşamı orada olduğunu ve devlet tarafından zorla çıkarıldıklarını söyleyen Şükriye, Nusaybin'den çıkarılışını ise şöyle anlatıyor: "Akşam 22.00'ye kadar evimdeydim, tank ve topla geldiler evimizin arkasına. Elektriğimizi, suyumuzu kestiler. Bize, 'Evi boşaltın' dediler. 'Bizi öldürseniz de yine de gitmeyiz' dedik ama zorla evlerimizden çıkardılar Mardin'e geldik."
'Nusaybin'e döneceğim'
3 oğlu cezaevinde olan ve 1 oğlunu da kaybeden Şükriye, Mardin'de kiraladığı bir evde kalıyor. Yurttaşların desteğiyle geçinen Şükriye, "Evimiz bir taştan da ibaret olsa, o taş buradaki apartmanlardan iyidir. Nusaybin bugün açılsa, gideriz. O taşların arasında çadırımızı açar, ama burada kalmayız. Gece açsalar gece gideriz. Gündüz açsalar, gündüz gideriz" sözleriyle Nusaybin hasretini dile getiriyor. Şükriye, devletin Kürtlere köleliği dayattığını ancak bunu kabul etmediğini belirterek, "Bir damla kanımızda kalsa da direneceğiz, Nusaybin'i bırakmayacağız" diyor.
'Memleket bizim, niye bırakalım?'
Devlet güçlerinin, halkı göç ettirmek için her türlü baskıyı yaptığını dile getiren Şükriye, "Biz de şehrimizi, köyümüzü, evimizi bırakmayız diyorduk. Ev bizim evimiz, memleket bizim memleketimiz, niye bırakalım? Kimliğimizin mücadelesini veriyoruz" diyerek mücadelesindeki kararlığı vurguluyor.
Yapılanlar karşısında isyan eden ve asker, polis annelerine de seslenen Şükriye, "Polis ve asker annelerinin de acısını paylaşıyoruz. O anneler de artık, 'Yeter savaş olmasın, barış istiyoruz' demeli. Bütün annelerin ciğeri yanıyor. Devlet, bizi katlediyor, yakıyor ama biz yine de ısrarla barış, barış, barış diyoruz. Ve hiçbir annenin ağlamasını istemiyoruz" diyor.
(ekip/za/gc)