Direnişin güzelleştirdiği AVON işçilerinin bir günü… - İZLENİM

09:07
İZLENİM" class="social-twitter">

Nalin Öztekin/ JINHA

İSTANBUL- "Güzelliğini gücünden alan" AVON işçilerinin bir gününe konuk olarak; işçilerin direniş çayını paylaştık, direniş çadırında ısındık ve direnişin bıraktığı izlenimleri sözcüklere döktük…

AVON direnişçileriyle buluşmak üzere sabahın erken saatlerinde Üsküdar'dan Gebze'ye doğru yola çıkıyorum. Uzunca bir yolcuğun ardından sanayi bölgesinin içerisinde AVON deposu önüne geliyorum. Onlar ile bir gün geçirecek olma heyecanım neler göreceğime ilişkin merakıma bırakıyor yerini. AVON direnişçileri depo önüne kurdukları mavi çadırlarının altında direnişlerinin 16. gününü konuşuyorlar. Onları içerideki arkadaşlarından ayıran tek şey ise parmaklıklar ve dikenli teller. Bunlar sadece fiziki uzaklık… Pek çoğu ile zihinleri, yürekleri, fikirleri aynı. Yağmurun bastıracağını söyleyerek çadırlarındaki boşlukları kapatmaya çalışıyorlar hep bir elden. Çadırlarında DGD-SEN flamaları ve davulları var bunun yanı sıra çalışmak üzere götürdüğüm fotoğraf makinesinin ıslanmaması için epey çabalıyorlar.

Tek tek mavi yağmurluklar giyiyoruz ve Gebze AVON deposu önü bir an da Şirinler Köyüne dönüşüveriyor. Direnişçi şirinler ve haberci şirinler olarak sohbet ediyoruz. Aç olup olmadığımı soruyorlar sonra elleriyle hazırladıkları tostları ikram ediyorlar ve tabi direniş çadırlarının olmazsa olmazı çay… DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Emel Karadeniz, işten çıkarılan işçiler Akın Gerçek ve Eylem Görgü'nün ses kayıtlarını alıyor ve haber yapabilmesi için yurtdışında bir gazeteciye yolluyor.

Direniş çadırından yayılan insani koşul talebi

Konu memleketin güncel durumuna ilişkin konulara geliyor Vezneciler'de patlama olmuş, Bursa'da deprem olmuş bunlar yetmemiş Metrobüs yolunda kaza olmuş diye söyleniyoruz. Ardından ellerinde avuçlarında bir tutam umut, dillerinde direnişin şarkıları ve türküleriyle ayaklanıyorlar. Yağmur hafiften çiselerken biri megafona diğeri davula doğru yöneliyor. Emel ise temel talepleri şöyle sıralıyor: ''Sendikanın tanınmasını, taşeron Klüh'ün gitmesi, tüm işçilerin AVON kadrosuna geçmesi ve daha insani çalışma koşulları.''

Daha iyi bir beslenme ve daha hijyenik bir ortam vurgusu da yapan Emel inançlı arkadaşlarının Ramazan ayında aç susuz 12 saat ayakta çalıştırılmasının kabul edilemez olduğunu ve bu ay boyunca da daha rahat bir ortam talep ettiklerini dile getiriyor. Herkes için eşit ve insani koşullarda çalışma şartlarını yineleyen işçiler, sloganlar eşliğinde konuşmayı sonlandırıyor. En sık kullandıkları slogan "AVON işçiye hesap verecek." Belki en çok bunu seviyorlar belki de mücadelelerinin kazanımlar ile sonuçlanacağına öylesine çok inanıyorlar ki bu slogan onlara daha yakın geliyor. Onların güler yüzlü, umut dolu sloganları AVON içindeki güvenlik kulübesinden telefon ve kamera ile görüntüleniyor. Hatta içerideki yöneticilerin bu kameralar ile onları an be an izlediklerini belirtiyorlar. Direnişçiler halayları, sloganları ile dertlerini anlatmaya çalışırken çevreden geçen kimi araçlar kornalarıyla destek oluyor.

Kesişim kümesinde direniş var

Yağmur etkisini arttırarak devam ederken, onlar direniş çadırı üzerinde müzik yapmaya başlıyor. Bizler de günün geri kalanına ıslak şirinler olarak devam ediyoruz. Yağmurun dinmesini beklerken Eylem ile konuşmaya başlıyoruz. Eylem 10 senedir AVON'da çalışıyor ve kadrolu değil. Eylem, içeride kendinden küçük kadınlar için sözünün eri, ne yapsa bir bildiği olan Eylem Abla… Dışarıda ise 5 yaşındaki Baran'ın "Halamın parasını neden vermiyorlar" dediği Eylem Hala. Kesişim kümesinde ise direniş var. Eylem'in iş hakkı resmi tatil olan 19 Mayıs'ta bir gerekçe sunulmadan fes edildi. Hatta Eylem'e işten çıkarılırken, AVON'un Gebze deposu dışındaki bir ofisine altına 'tek başına' gelmesini söylüyorlar ve kendisi bu süreçte taciz ediliyor. AVON, bundan bir sene önce Eylem'i 2015'in en iyi elemanı seçiyor. Eylem kendisini işten çıkaranların diğer işçilere şu mesajın verildiğini söylüyor: "İyi elemanı çıkardıysak sizi de çıkarırız."

Normalleşmiş taciz, fütursuz çalışma koşulları

Direnişte olan işçilerin en tepki gösterdiği konulardan biri de taşeron Klüh'ün dayattığı getirdiği sözleşme. Sözleşmenin ilk maddesi ile işçiyi bir şehirden başka bir yere götürebileceğini söylerken devamında gelen maddelerden birinde de 10 yıllık çalışanlara 2 aylık deneme süresi biçiliyor. AVON deposunda çalışanların yüzde 80'i kadın. Ağır çalışma koşullarından kaynaklı kadınların çoğunda benzer rahatsızlıklar görülüyor. Bunlar bel fıtığı, boyun fıtığı, boyun düzleşmesi olarak sıralanıyor. Buna ek olarak kadınlar regl günlerinde çalışamayacak durumda olmalarına rağmen kurum doktoru tarafından ayakta iğne yapılarak işe geri yollanıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi devlet hastanelerinden aldıkları raporlar geçersiz sayılıyor. Eylem, içeride yaşanan tacizin normalleştirilmiş olmasına tepki gösteriyor ve ekliyor "Çalışma saatlerinin fütursuzca olmasından kaynaklı bu sene hiç sinemaya gitmedim."

AVON kadınları güçsüz kılıyor

Güçlendirme içeride başlayıp dışarı yayılması gereken bir durum iken burada durum tam tersi. Kadınların eşya dolaplarının anahtarları bile kapıdaki güvenlik görevlilerinde bulunurken AVON hiç kimseyi ve hiçbir şeyi güçlendiremiyor.

Aniden yağmurun içinden bir Tanrı misafiri geliyor çadıra sığınıyor direnişçiler onunla yağmurluklarından birini paylaşıyor. Bir süre sonra Akın Gerçek isimli işçi eski bir gelenekten bahsediyor: Toprağa çubuk dikerseniz yağmur dururmuş. Başta hepimiz buna gülüyoruz ama o gidip yine de dediğini yapıyor. Belki inanmayacaksın sevgili okuyucu ama gerçekten yağmur duruyor. Bizler de çadırın altından çıkıp kendimizi gökyüzünün altına atıyoruz. Direnişçilere destek olan aile mensupları ve arkadaşları yanlarına geliyor. Saat 16.30 gibi vardiya değişimi başlayacak. AVON direnişçilerinin içerideki arkadaşları servisler ile gelip gidecek. Biliyoruz ki servis içinde tek bir kişi varsa o kadrolu AVON işçisidir. Çünkü kadrolu işçi bir kişi dahi olsa onun için gideceği yere servis var. Tabi bunu söyleyip içeride taşeron işçilere yönelik kadro kartlarını gösterip aşağıladıklarını söylemeden edemeyeceğim. İşçinin yine işçiyi ezmeye çalıştığı garip bir dünya burası.

Beyaz yakalılardan mavi yakalılara güvencesiz çalışma

Vardiya değişimi için servisler gelmeye başlıyor. Bir, iki, üç derken pek çok araç kapıların açılmasıyla depo içine giriyor. Servis içlerindeki pek çok işçi arkadaşlarının direnişine el sallayarak ve camlara vurarak destek veriyor. Emel ise elinde megafon içeriden çıkacak olan işçilere sesleniyor. Tüm beyaz yakalılara hatırlatıyor aslında hiç birisinin güvencesinin olmadığını ve ancak birleşerek mücadele edebileceklerini… Vardiya değişimi tamamlanana kadar servislerin önünden, yanından, berisinden, ötesinden koşturuyorlar seslerini duyuruyorlar. İşçilerin ayrılmasıyla onlar içinde bugünlük paydos veriliyor. Etraftan geçen araçların destek olmak üzere çaldığı korna sesleri yüzlerinde gülümsemeye, ellerinde kocaman bir selamlamaya neden oluyor.

Çadıra doğru yürüyüp pankartlarını ve eşyalarını toparlamaya başlıyorlar. Gün başında yurt dışına gönderilen ses kaydının haberleştirilmiş halini görüp çok seviniyorlar. Bugünün tek sevinci bu değil elbet Akın ve Eylem avukatları aracılığıyla AVON'a işe iade davası açıp "Hadi hayırlısı" diyorlar. Birbirimize bakıp gülümsüyoruz. Araçlarıyla beni durağa kadar bırakıyorlar. Ayrılırken tüm gün için birbirimize teşekkür ediyoruz ve sarılıyoruz. Emel, Eylem, Akın, diğer işçiler ve tüm destekçiler ile emeğin haklı mücadelesine ilişkin büyütülen umuda tanıklık ediyoruz.

(ck/dk)