Katledilen Zeynep'in çocukları: Son kez görmemize izin verilmedi

12:37

JINHA

ŞIRNEX - 40 yaşında 9 çocuk annesi Zeynep Yılmaz, devlet güçleri tarafından Cizre'de katledildi. Geride ise yoksul yaşamlarının içinde yoksun bırakılan çocuklar kaldı. Annesinin ardından küçük kardeşlerinin "Annemiz nerede?" sorusuna veremediği cevabın ağırlığıyla yaşayan kızı Meryem Yılmaz, annesine veda etmelerine dahi izin verilmediğini, defnedilirken yanında olamadıklarını belirterek, "Gömülmeden önce son bir kez görmek istiyorduk. 'Siz gelemezsiniz' dediler. Sonra da 'Bu mezarınızdır' dediler" diye acısını anlattı.

Zeynep Yılmaz, Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Cudi Mahallesi'nde sokağa çıkma yasakları esnasında devlet güçlerinin ateş açması sonucu katledildi. Zeynep Yılmaz'ın cenazesi de devlet güçleri tarafından defnedildi. Annesinin vuruluğu anda ateş açılmaya devam edildiği için annelerinin yanına gidemediklerini söyleyen Zeynep Yılmaz'ın kızı Meryem Yılmaz o an yaşadığı acıyı şöyle anlattı: "Bağırdık, çağırdık 'hawar' ettik ama annemizin yanına gidemedik. Tepeden tarıyorlardı. Annemi göremedim, koklayamadım son kez. Çok zalim bir devlet. İznimiz olmadan defnettiler. Annemin cenazesine katılamadık. Gömülmeden önce son bir kez görmek istiyorduk. Bunu unutmasınlar. Annemi öldürdüler onun yerinde ben varım şimdi."

Bu sizin merminizdir...

Polislerin inceleme için geldiğini, Zeynep Yılmaz'ın fotoğrafını gördüklerinde ise kendilerinin bile inanmadığını söyleyen Meryem, "Vurulduğu yere baktılar. Kızmıyor musun? diye sordular. Siz annemi öldürdünüz, nasıl kızmayayım dedim. Ardından 'Bizi seviyor musunuz? Sorusunu yönelttiler. Siz bizden annemizi aldınız. Nasıl seveceğiz sizi. Nasıl kanımız birdir diyeceğiz. Kanımız bir değildir. Siz, bizi annesiz bıraktınız. Yetim kaldık bu sokaklarda. Nasıl sevelim, sizi? Siz ne kadar terörist deseniz de asıl terörist sizsiniz. Annem sivildi. Vurulduğunda, yanına koşmak istedim. Tepeden mermiler yağdırdınız, buna bile izin vermediniz. Annemizi düştüğü yerden kaldıramadık" diyor.

'Annemin vurulduğu mermiyi saklıyoruz'

Bu sözlerinin üzerine polislerin kendisine "Siz hala teröristlerin tarafını mı tutuyorsunuz?" sorusunu sorduğunu belirten Meryem, "Biz o tarafı tutacağız, terörist sizsiniz. Sizin merminiz annemi vurdu" diye yanıt verdiğini belirtiyor. Annesinin vurulduğu mermiyi babasının sakladığını söyleyen Meryem, o gün polisler geldiğinde onlara gösterip "Bu, merminizidir" diyip onlara verdiğini ekliyor. Meryem, polis ile geçen diyalogunu şöyle dile getirdi: "Bana orada, 'Nasıl böyle ifade verebiliyorsun' dediler. Cesaretimi de alıp geldiğimi söyledim. Kan parasını vereceklerini söylediler. 'Annemi öldürdünüz', neyin parasını vereceksiniz. Arabamızı yaktınız, evimize benzin döktünüz. Neyin parasını vereceksiniz?"

'Birçok hayali vardı annemin'

Kardeşlerinin daha çok küçük olduğunu, en küçüğü olan dört yaşındaki Nîda'nın ise annesinin yokluğuna alışamadığını söyleyen Meryem, " Nîda, çok özlüyor. Dışarıda çocukların arasında oynuyor, birisi anne diye seslendiğinde eve gelip, 'annem, nerede?' diye soruyor. Telefonu istiyor, annemi arayacağım diyor. Diğer kız kardeşlerim okula giderken, 'Saçımızı anne gibi ör' diyorlar. İstedikleri gibi olmayınca da, 'Sen, annem gibi öremiyorsun saçlarımızı' diyerek kızıyorlar. Ne yapsam da annemin yerini tutamıyorum.'Anne artık gelmeyecek mi, Nasıl geri gelmez?' diyorlar. Küçükler daha, anlamıyorlar öldüğünü. Televizyonda Erdoğan'ı görünce, 'beli kırılsın' dedi, bir kardeşim. Hayret ettim. Küçüktür ama biliyor, annesini kimin öldürdüğünü. Annem, çocuklarının gözü önünde vuruldu. Kimseyi incitmemişti. Öldürüldüğü gün onu tanımış olan herkes kahroldu. 'Keşke biz ölseydik ama o ölmeseydi' dediler. Annem, ne yapmıştı da o mermi evinin önünde canını aldı? Oysa birçok hayali vardı annemin" diyor.

'Annemiz nerede?'

"Annemiz evde yok, sanki hiç kimse yok" diyen Meryem, kardeşlerinin her gün annelerini sorduklarını dile getirerek, kimsenin annesiz kalmaması temennisinde bulunuyor. Salonda annelerinin gülümseyen fotoğrafını görmenin de kendileri için büyük bir acı olduğunu belirten Meryam, "Fotoğrafını görüyoruz, yemek boğazımızdan geçmiyor. Bugün çocuklara banyo yaptırdım. 'Annemiz nerede, eve gelmeyecek mi?' diye sordular. Geleceğini söyledim. Çocukların banyosunu bitirene kadar ne kadar ağladım biliyor musunuz?" şeklinde anlatıyor.

'Annem yok, hiçbir şeyim yok gibi'

Annesinin yokluğunun ailedeki herkes için zor olduğunu söyleyen Meryem, "Ne kadar zordur annemin olmaması. Amcamın kızları 'anne' diye seslendiklerinde ciğerimizden bir parça kopuyor. Dünya da anne kelimesinde güzel bir kelime olabilir mi? Annem yok hiçbir şeyim yok gibi. 12 yaşında görücü usulü evlendirilmiş annem. Küçük yaşta evlendirildiği için, 'Ben gençliğimi yaşayamadım. Hayatımdan bir şey anlamadım. Siz hayatınızı yaşayın' diyordu. Annemsiz ne yapacağımızı bilmiyoruz? Ben annemin yerindeyim şimdi. Daha güçlü olmak zorundayım. Kardeşlerimin sabrı benimle benim sabrım da onlarla geliyor. Allah sabır vermese aklımızı oynatacağız" şeklinde açıklıyor.

Herkese sevginizi verin

Annesini ve ona miras bıraktığı nasihatleri Meryem, şu şekilde ifade ediyor: "Annem yalanı sevmiyordu. Doğruluk ölçüydü onun için. Ne yaparsanız yapın doğruluktan vazgeçmeyin diyordu. 'Dünya da güzel olan bir şey varsa o da; gerçekleri konuşmak, insan olabilmek, dürüst olmaktır. Ailenizin, büyükleriniz kıymetini bilin ve herkese sevginizi verin. Kalp kırmayın. Ölümlü dünya, iki gün iki gecedir' diyordu. Güler yüzlü, şakacı, ölçülü, kalbi temiz ve dürüst bir insandı. Önümüze hep iyiliği koydu. İncineyim ama kimseyi incitmeyeyim diyordu. Stran ve klamları çok seviyordu. Eski hikayeler anlatıyordu, bize."

'Kürtleri bitiremezler'

"Biz onlardan daha vicdanlıyız, her ölüme üzülüyoruz. Ama onların insafı, vicdanı yoktur" diyen Meryem, "Kürtleri bitiremezler. Bunu unutmasınlar. Bir Kürt kalsa bile direniş devam edecektir. Annemi öldürdüler onun yerinde ben varım şimdi. Ben öldürürlerse, ağabeyim gelir yerime. Ağabeyimi öldürürlerse, kardeşlerim vardır. Demesinler gerillaları bitiririz. Bitiremezler. Bundan vazgeçsinler artık. Sivilleri öldürdüler. Bodrumda insanları katlettiler. Öldürülenler annem gibiydi. Bu mahallede daha çok kadın öldürüldü. Bugün bu kadar insan öldürürler yarın bir o kadar daha insan ayağa kalkar" diyor.

Zaman nasıl geçecek

Annesinin ardından yaşamın çok zor geçtiğini anlatan Meryem, "Annemizin anılarının sindiği mekanlara bakıp ağlıyoruz. Her an iç içeyiz. Burada oturmuş, konuşmuş ya da gülmüştü" sözleriyle anlatıyor. "Bu zamanlar üstümüzden nasıl geçecek?" diye soran Meryem, annesiyle yaşadığı son günü şu sözlerle dile getiriyor: "Annemle, bir gün önce ekmek yapmıştık. O gün çok zayıflamış olduğunu fark ettim. Bunu ona da söyledim. Güldük. Ben dama çıktığımda, 'keskin nişancılar vurur' diyerek uyarıyordu. Bilmiyordu ki ben kalacağım o ölecek. 'Bu sokağa çıkma yasakları kalbimi daraltmış kimsenin kalbine girmesin bu sıkıntı' diyordu.

Çok zalim bir devlet

O günün sabahı kahvaltı yapıyorduk. Kaç akşamdır ninemi rüyasında gördüğünü anlatıyordu. Ona, 'Bu sokağa çıkma yasağında hepimiz ölmeyeceğiz ya' dedim. Annem daha öncesinde korkmuyordu. Ama kaç gündür korku girmişti kalbine, hissetmişti öleceğini. Akşam ezanından sonra annemizi bir daha göremedik. Annemi son kez görüşüm ve annemle son konuşmam oydu. Akşam 4 gibiydi. Penceredeydik, baktık annemiz yere yığıldı. Aklıma öleceği gelmedi. Amcam bağırdı feryat etti. 'Zeynep vuruldu, battaniye getirin dedi'. Bağırdık, çağırdık 'hawar' ettik ama annemizin yanına gidemedik. Tepeden tarıyorlardı. Okul evimizin karşısındaydı oradan kurşunlar geliyordu. 10 dakika kadar yerde kaldı.

'Annemizin kanı bile bize hatıradır'

Abim, annemi battaniye ye sarıp, taziye evine götürdü. Yalın ayak çıktık evden. Yaşamını yitirdi. Babam kalp hastası olduğu için onu o oda da çıkarmak istedim. Vurulduğunda gidemedim yanına. Annemi göremedim, koklayamadım son kez. Ne kadar zordu. Annenizin bedeni yerde ve siz gidemiyorsunuz yanına. Çok zalim bir devlet. Sanki hayal gibi, yaşamamışız gibi annem olmamış gibi. Annemin kanlı kıyafetlerini yıkadık bir türlü çıkmadı. Sakladık. Annemizin kanı bile bize hatıradır."

'Mezarınız budur' dediler

Annelerini defnedememeleri, veda edememiş olmalarının zulmün başka bir boyutu olan bu durumu Meryem, "Ne yaptık ettik annemin cenazesine katılamadık. Defnettiklerinde göremedik. İznimiz olmadan defnettiler. Gömülmeden önce son bir kez görmek istiyorduk. 'Siz gelemezsiniz' dediler. Sonra da 'bu mezarınızdır' dediler. Annemizin mezarı mıdır değil midir bilmiyoruz. Ama mezarına gidince biraz ferahlıyor içimiz" sözleriyle anlatıyor.

(ekip/dm/mg)