'Tecridi halkın ve özelde kadınların direnişiyle kıracağız'

09:00

Beritan Canözer / JINHA

AMED - DBP MYK üyesi Semra Demir, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecride ilişkin konuşarak, tecridin Kürt halkının ve özelde de kadınların özgürlük mücadelesine bir darbe olduğunu ifade etti. Semra, "Tecridi halkın ve özelde kadının direnişiyle kıracağız" dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan tüm dünyada Kürt sorununun çözüm adresi olarak görülürken, Türkiye 27 Temmuz 2011'den bu yana avukatlarıyla görüşmesine izin vermiyor. 5 Nisan 2015'ten bu yana da ailesi ve İmralı Heyeti ile görüştürülmeyen Abdullah Öcalan'a ağırlaştırılmış tecrit uygulanıyor. Uzun süreden sonra ilk defa CPT heyeti Abdullah Öcalan'la görüşme sağladı fakat görüşmenin içeriği ile ilgili bir açıklama yapılmadı. Bunun yanı sıra Kürdistan il ve ilçelerinde de devlet güçleri yoğun saldırılar gerçekleştiriyor. Bu saldırıların Abdullah Öcalan'a dönük tecritten ayrı ele alınamayacağını ifade eden Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) MYK üyesi Semra Demir, "Tecridi halkın ve özelde kadınların direnişiyle kıracağız" dedi.

'Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü tüm halkların özgürlüğüdür'

İktidarların çıkarlarına hizmet etmediği ve oyunlarını bozmak istediği için Abdullah Öcalan'ın şuan da tutsak ve tecrit altında olduğunu söyleyen Semra, "Bir halk önderinin tecridi o halkın da tecrit edildiği anlamına geliyor. Başka ülkelerde Sayın Öcalan'ın kitapları ders kitapları olarak kullanılırken Türkiye'de kitaplar yasaklanıp toplatılıyor. Birçok konuda öncelik eden, kadın boyutuyla da kadına fazlasıyla önem veren, özgürlüğünü savunan bir halk önderinin tutsak olması, tecrit edilmesi kabul edilir bir şey değildir. Bırakın ailesini şuan avukatlarıyla bile görüştürülmediği bir dönemdeyiz. Ne halk olarak ne de toplum olarak bunu asla kabul edemeyiz. Sayın Öcalan'ın özgürlüğü öncelikle kadının ve sonra da tüm halkların özgürlüğüdür" diye konuştu.

'Direniş safları daha fazla büyüdü'

PKK Lideri Abdullah Öcalan ile kimsenin görüştürülmediğini ve sağlık durumu hakkında bilgi alınamadığını belirten Semra, "Tüm girişimlere rağmen görüşmeler sağlanmıyor. Herkes çok iyi biliyor ki barış gelecekse Öcalan ile gelecektir. Çözüm İmralı'dadır. Sayın Öcalan ile görüşmeler başlarsa alsında bu savaş sürecinin kimler tarafından hazırlandığı ve başlatıldığı da daha net anlaşılacaktır. Başından beri her şey planlıydı. Önce Sayın Öcalan ile görüşmeleri engellediler daha sonra da halka dönük katliam girişimlerine başladılar. Öcalan'ın halkın taleplerine ve bekleyişlerine cevap olması ve halkın da Öcalan'ı ve ideolojisini benimsemesi ulus-devlet zihniyetini endişelendirdi. Komplo da bunun bir sonucuydu ama bu ne halkı ne de Öcalan'ı ideolojisinden geri döndüremedi ve direniş safları her geçen gün biraz daha büyüdü" diye kaydetti.

'Öcalan hiçbir zaman teslim olmadı, direndi'

Abdullah Öcalan'ın kadınların ve tüm halkların özgürlüğünü esas aldığını ve özelde kadınların kendilerini tanımalarını sağladığını ifade eden Semra, "Tüm ezme, yok etme, asimile etme, sindirme ve tutsak alma politikalarının işlediği ve yoğunlaştığı bir süreçte Öcalan halkların kurtuluşu oldu. PKK ile başlayan bu roman bugün PKK ile hala devam ediyor. Yıllardır devletin her türlü saldırısına karşı direnen bu halk gücünü PKK'den ve Öcalan'dan alıyor ve bundandır ki bu halk hala direniyor, teslim olmuyor. Teslim olmayacaktır da çünkü Sayın Öcalan da hiçbir zaman teslim olmadı ve dört duvar arasında bile fikirleriyle, öncülüğüyle halkı yönlendirdi, yol gösterdi" şeklinde konuştu.

'Öcalan'a ve özgürlük kadın mücadelesine sahip çıkmalıyız'

PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ilk defa bu kadar uzun süreli ve yoğun bir tecridin uygulandığına dikkat çeken Semra, şunları kaydetti: "Bu tecridi boşa çıkarmalı ve özellikle kadınlar olarak her alanda Öcalan'ın kadın ideolojisini yaşatmalıyız. Sisteme ve ona tecrit uygulayan zihniyete direnişimiz ve mücadelemizle cevap olmalıyız. Zilan'laşmalı, Beritan'laşmalı, Arin'leşmeli ve alanlarda var olmalıyız. Biz kadınlar Sayın Öcalan'a ve kadın özgürlük mücadelesine sahip çıkmalıyız. Sayın Öcalan özgürleşinceye kadar direniş ruhuyla alanlarda olmalıyız. Tekrar söylemek gerekir ki Öcalan üzerindeki tecrit özünde kadınların ve halkların özgürlüğüne karşı bir tecrittir ve bizim de bunu direnişimizle ve mücadelemizle boşa çıkarmamız gerekiyor. Bunun için de tüm halkları ve özelde kadınları Sayın Öcalan'ı sahiplenmeye ve her alanda onun özgürlüğü için mücadele etmeye çağırıyorum."

(dk)