‘90’lı yıllarda olduğu gibi Kürt halkı toprağını bırakmayacak’

10:14

Şehriban Aslan/JINHA

AMED - 90’lı yıllarda Kürdistan’da çocuk yaşta gözaltına alınan Ceyda, “Köylerimiz yakılıp yıkıldı. Devlet bizi yerimizden yurdumuzdan etmeye çalıştı. Bunun için de yapmadığı işkenceler kalmadı” derken, aynı politikaların bu dönem Sur’da yaşandığını belirtti. Kürt halkının toprağını bırakmadığını kaydeden Ceyda, “Belki Sur yakılıp yıkıldı ama biz yine de bırakmayacağız, herkes bunu bilsin. Çadırda dahi yaşasak yine yaşarız, buraları kimseye bırakmayız” dedi.

Devlet tarafından 1990 yıllarında Kürdistan’da köylerine yakma ve yıkma politikaları uygulanarak halk göçe zorlanmıştı. Köylerini, toprağını terk etmeyen halka ise işkence ve zulüm uygulanıyordu. 90’lı yıllarda yakılan ve yıkılan yerlerden biri de Diyarbakır’ın Silvan ilçesi. Silvan’da neredeyse yakılmadık yer bırakmayan devlet güçleri, halkı göçe zorlayarak köyleri insansızlaştırılmaya ve asimile etmeye çalışıyordu. Silvan’ın Cumatê köyünde yaşayan Ceyda D. de, yaşadıklarını asla unutmayacağını söyledi.

‘10 yaşlarında gözaltına alındım’

Köyde kaldıkları dönemde devlet tarafından birçok işkenceye maruz kaldıklarını belirten Ceyda, “Biz küçükken köyümüze sürekli baskın yapılıyordu. Bir gün amcamın kızı ile köyün otlak alanlarına hayvanlarımızı otlatmaya götürdük. Birden yanımızda askerler belirdi, ‘Yanınızdan dağdakiler geçti bize yerlerini söyleyin’ dedi. Kimseyi görmediğimizi söyledik fakat inanmadılar. Ardından evimize gelip ben ve amcamın kızını karakola götürerek gözaltına aldılar. Gözaltına alındığımızda küçüktük 9-10, yaşlarında vardık. Birkaç gün nezarette tutulduk. Bizim kimseyi görmediğimizi anladıklarında serbest bıraktılar. Fakat kaldığımız nezaret kanla doluydu, muhtemelen gözaltına alınanlara orada işkence yapılıyordu” dedi.

‘Halkımızı korumak için her şeyi yaparız’

Yaşadıklarının bunlarla sınırlı olmadığını söyleyen Ceyda, “Köyümüze neredeyse her gün baskın yapılıyordu. Köyü boşaltmamız için askerler ve korucular her gün baskı yapıyordu. Askerler evde ne kadar yiyecek ve erzaklarımız varsa hepsini dışarı getirip yakıyordu. Bir gün yine köyümüze baskın yapıld. Kim var kim yok, alıp karakola götürdüler ve ‘Hepinizi çıplak yapıp üst üste vereceğiz sizi’ dediler. O dönem de Hebun adında komutan bir gerilla vardı, bunu duyar duymaz karakola haber yollayıp, ‘Halkımızı korumak ve zarar gelmemesi için her şeyi yaparız’ dedi. Hebun’un haberinden sonra gerçekten de halka zarar verilmedi hepsi bırakıldı” ifadelerini kullandı.

‘Zorla köyden çıkarıldık’

“Zorla köyden çıkarıldık” diyen Ceyda, yaşadıklarını anlatmaya şöyle devam etti: “Babam baktı köyden çıkmazsak hepimizi yakacaklar, biz de apar topar köyden çıktık. Yıllarca Diyarbakır’ın merkezi ve köyleri arasında gidip geldik. Çadırda yaşamımızı sürdürüyorduk. Bazı geceler yiyecek bir lokma ekmeğimiz bile yoktu, fakat yine de topraklarımızı bırakıp gitmeyi düşünmedik. Yıllar sonra köylerimizin yolları açıldı, köye gittik fakat köy adına hiçbir şey kalmamıştı. Orada yeniden bir düzen oturttuk ve ardından babam durumunu toparlayarak toprağını sürdü. Toprağımıza kavuşmamızın sevincini başka hiçbir şeye değişmezdik.”

‘Yine çadırlarda yaşarız’

Ceyda 90’lı yıllarda yaşadıklarının aynısını bu yıl Sur’da yaşadıklarını belirterek, 90’lardaki politikaların aynı şekilde uygulandığını kaydetti. Ceyda, “Bu yıl da Sur halkını toprağından, benliğinden etmeye çalıştılar. Fakat 90’lı yıllarda da görüldü ki Kürt halkı ne olursa olsun asla toprağını bırakmaz. Belki Sur yakılıp yıkıldı ama biz yine de bırakmayacağız, herkes bunu bilsin. Çadırda dahi yaşasak yine yaşarız, buraları kimseye bırakmayız. Zamanında çadırlarda yaşadık, yine yaşarız” diye konuştu.

(mm/sy)