Engelli yaşamın 'sokağa çıkamama' hali…

09:12

JINHA

MÊRDÎN - Nusaybin'de bir yılı aşkındır devam eden abluka ve 134 günlük "sokağa çıkma yasağında" zihinsel ve fiziksel engelli hastalar tedavi olamazken, yaşamları olumsuz etkilenen hastalardan Melek Karanal ailesiyle göç etmek zorunda kaldığı Kızıltepe'de yaşamını yitirdi. Fiziksel rahatsızlığı bulunan bir genç ise intihar etti.

Kürdistan'ın birçok il ve ilçesinde ilan edilen "sokağa çıkma yasağı" ile beraber uzun süre devam eden abluka sürecinde doğa ve insan yaşamı bir bütünen etkilenirken, sürecin en çok mağdur ettiği ise engelliler oluyor. Süreç engelliler açısından çok zor geçerken, yaşamlarını en çok etkileyen ise patlama sesleri oluyor. Patlama seslerine karşı aşırı refleks gelişirken, çevresine karşıda gergin bir ruhu hali alıyorlar. Dışarı çıkamamaktan kaynaklı hareket imkanı kısıtlanan engelliler, fiziki ve psikolojik olarak da gerileme yaşıyor.

Nusaybin'de 5 bin engelli var

Nusaybin'de köylerle birlikte yaklaşık 5 bin engelli var ve bunlardan bin kadarı rehabilitasyon merkezlerinde tedavi görüyor. Nusaybin'de 5'i aktif olmak üzere 6 rehabilitasyon merkezi bulunuyor. Bunlardan Abdulkadir paşa Mahallesinde bulunan kurum, tel örgülerin arasında kaldığı için kullanılamaz durumda. Bazı merkezler ise yağmalanmış. Yasaktan sonra ailelerin dönmesi ile birlikte kurumlarda tedaviye başlayan hastaların sayısı neredeyse her kurumda yarı yarıya düşmüş.

Nusaybin ablukasında fiziksel engeli olan bir genç yaşadığı ablukadan kaynaklı intihar ederken, Melek Karanal isimli kadın ise yasaklarda hastalanarak ailesi ile göç etmek zorunda kaldığı Kızıltepe'de yaşamını yitirdi.

Geri dönenleri eğitimlere dahil etmede zorluk yaşanıyor

Öğrencilerin durumuna ilişkin iletişime geçtiğimiz rehabilitasyon merkezi çalışanlarının aktarımı şu şeklide: "Sokağa çıkma yasağında engelliler, savaşın bizzat içinde oldukları ve savaşın kötü sonuçlarına tanık oldukları için bu durumdan kötü etkilenmiş durumda. Fiziki engeli bulunanlar düzenli olarak fizik tedavi göremedikleri için kaslar ve kan akışının olumsuz etkilenmesinden kaynaklı sağlık durumlarında gerileme yaşanıyor. Bu dönemde genel olarak sindirim sorununu yaşıyorlar. Bu süreç engellilerde olduğu gibi aileler içinde zor geçiyor. Bize 'evim yıkıldı, polis yaptı' diyorlar. Bu süreçten etkilenmişler, bunalıma giriyorlar. Nusaybin'e dönen engelliler, rehabilitasyon merkezindeki eğitimlerine kaldığı yerden devam ediyor. Ancak çalışmalara dahil etmede zorluklar yaşıyoruz. Uzun bir süre eğitim göremedikleri için gerileme söz konusu. Yasak döneminde raporları yenilenmediği için raporları biten çok sayıda öğrenci tedavi göremiyor."

Aileler ise çocukları için Nusaybin'e döndüklerini, çocuklarının okula gitmek istediklerini dile getiriyor. Çocuklarının yasakta silah seslerinden korktukları için altına kaçırdıklarını belirten aileler, "Şimdi ise küçük bir seste bile korkup altına kaçırıyorlar. Yasak korkusu var hala çocuklarda. Uykularında korkuyorlar" diyor.

'Beyaz bayraklarla çıkın'

Ağır derecede yürüyüş bozukluğu ve her iki üst extremite bozukluğu olan ağır engelli 12 yaşındaki Melek'in 5 yaşına kadar sağlıklı bir çocuk olduğunu ancak küçük yaşta geçirdiği havale sonucu rahatsızlandığını anlatan annesi Necat Karanal, "Evim Dicle Mahallesindeydi. Yasaklar arka arkaya geldi. Bizde diğerleri gibi, evimizi bırakıp gitmeyiz dedik. Tank ve top sesleri altında dışarıya çıkamadan geçirdik zamanımızı. Silah sesleri geldiğinde Melek, korkuyordu. Yasakta korkudan havale geçirdi. Ambulansı çağırdık. Gelmedi. 'Keskin nişancılar var gelemeyiz, ana caddeye getirin' dediler. Biz ise onlara, 'her taraf keskin nişancılarla dolu, kızım hasta. Dışarı çıkarsak vururlar bizi. Siz devletsiniz gelemiyorsanız, biz nasıl oraya kadar gelelim' dedik. Bize, 'beyaz bayraklarla çıkın' dediler" şeklinde konuşarak yaşadıklarını anlattı.

Melek yaşamını yitirdi

Melek'in hastalığı boyunca yaşadığı süreci Necat şu şekilde anlatıyor: "Yasak sürecinde tedavi olamadığı için geçirdiği o havale vücudunda kaldı. Geçirdiği havaleden sonra sağlığı düzelmedi. Son yasakta Nusaybin'den ayrılıp Kızıltepe'ye gittik. Orada sağlık durumu iyice ağırlaştı. Kalacak yerimiz ve ona bakabileceğimiz sağlıklı bir ortam yoktu. Eşimin kardeşiyle ortak ev tuttuk. Birçok kişi bir evde kaldık. Kaldığımız oda o sıcaklarda akşama kadar güneş alıyordu. Melek'in ateşi çıkıyordu sürekli. Ciğerlerinden rahatsızlandı. Son günlerde kusuyordu sürekli. Hastaneye kaldırdık. Doktor, balgamını sağlıklı insanlar gibi çıkaramadığı için ciğerinin iflas ettiğini söyledi. 15 gün Batman'da yoğun bakımda kaldı. Sonrasındaysa yaşamını yitirdi."

'Yasaklar ve göç etme zorunluluğu olmasaydı…'

"Yasaklar uygulanmasaydı göç etmek zorunda olmasaydık, kızım hayatta olabilirdi" diyen Necat, yasaktan önce kızı rahatsızlandığında hemen hastaneye yetiştirebildiklerini ancak yasakla birlikte bunu yapamadıklarını söyledi. Necat, "Melek, iki yıldır rehabilitasyon merkezine gidiyordu. Ağır engelliydi ama gittiği zaman mutlu olduğu için götürüyordum. Arabaya bindiğinde seviniyordu. Biz de rehabilitasyon merkezine götürmeye karar verdik. Kızım, her an canlı olsun istedim. Meleğin, dünyayı görmesini istiyordum. Arabam olsun Meleğime dört bir yana gezdireyim diyordum. Oysa yasak başlayınca o okuluna bile gidemedi artık" diye anlattı.

'Yüzünü Nusaybin'e dönüyordu'

"Aklımı yitirmiş gibi hissediyorum" diyen Necat, Meleğin yokluğunun onun için çok zor olduğunu ifade ediyor. Meleğin Viyan Peyman'ın Çîroka Kobanê şarkısını çok sevdiğini söyleyen Necat, "Kızıltepe'deyken Viyan Peyman'ın seslendirdiği Çîroka Kobanê şarkısını dinliyorduk. Bu şarkıyı çok seviyordu Melek. Hareket etmeye çalışıyor ve yüzünü Nusaybin'e dönüyordu. O zaman anlıyordum gitmek istediğini. Nusaybin, memleketimizdi" diyor.

(ekip/dk)